Dirty mind || hyunin ✓

36

"Günaydın, erkencisin."

"Daha dün başlamışken geç mi kalmalıydım?"

"Hayır, normalde mesaimiz dokuzda başlıyor."

"Uzun zamandır dans etmediğim için ısınmam uzun sürüyor."

"Sıcak duş alıp gelmeni tavsiye ederim, uzun sürmüyor sonrasında."

"Sağol aklımda bulunur."

Sunwoo elindeki kahvesini yudumlamaya devam ederken odadan çıktı ve beni tekrar tek başıma bıraktı, ortaya attığım yalanı yemişti en azından.

Hyunjin aptalının gerçekten kapıma dayandığını dün sabah deneyimlediğim için erken çıkmıştım bugün, zira ablam denen hainle anlaşmışlardı ve o benim her adımımı bilir olmuştu.

Dediği gibi her şey kaderin bir cilvesi olsa da sonuç olarak kandırılan ve hayatını bir saçmalık uğruna değiştirmiş kişi bendim, o kadar kolay olmayacaktı.

Bu sefer roller değişmişti, ben kaçan oysa kovalayan olmuştu.

"Oppa günaydın!"

"Jia, günaydın. Erken geldin?"

"Erken uyandım ve evde oturmak canımı sıktı, çıktım geldim bende. Yanında oturmamın sakıncası var mı?"

"Bana katıl, esnemekle zaman kaybetmeyelim zamanımız başladığında."

"Tamam o zaman."

Jia kafasındaki şapkasını çıkarıp çantasının yanına bırakırken saçlarını da topladı ve yanıma geldi hemen. Jia benim ilk öğrencimdi, o da benim gibi dün buraya kayıt olmuş ve beni seçmişti. Yeni olduğumu da biliyordu ancak yine de beni seçmişti, benden ümitli olmalıydı belli ki.

"Napıyoruz?"

"Beni takip et sadece."

----

"Bittim, ölüyorum yemin ederim ki!"

"Daha yarısına geldik."

"Bir günde mi bitireceğiz oppa!"

"Bana kalsa bitiririm ancak sen fazla yorgun gözüküyorsun, üç güne böleriz zaten aralarında birer gün boşluk olacak."

"Gerçekten çok profesyonelsin."

"Pek sayılmam, uzun zamandır çalışmadım."

"Ama çok iyi dans ediyorsun, çok kesin hareketlerle. Senin gibi yapabiliyor muyum emin değilim.."

Yattığı yerde dikleşip dizlerini katlayıp kollarını da üstüne koyup dudak büktü.

"Gayet iyisin canını sıkma, içine sinmeyen yerlerden bahsedersen üstünde çalışabiliriz, eve gittiğinde de az az tekrar yap ki unutmayasın."

"Tamam yaparım, teşekkür ederim."

"Ne demek işim bu."

Ufakça gülümsediğimde o da gülümsedi ve yerinden kalkıp çantasının yanına vardığı gibi şapkasını taktı kafasına ve sonra da çantasını omzuna asarak bana el salladı.

"İki gün sonra görüşürürüz oppa, iyi çalışmalar."

"Görüşmek üzere jia, teşekkür ederim."