64

1K 117 132
                                    

Minho

"Hyung sakin olur musun lütfen!"

"Bırak amına koyayım, biliyor musun?"

Telefonumu cebime atarken karşımda sinirden kıpkırmızı olan ve tamamen chan onu tuttuğu için bana saldırmayan changbin'e yaklaşıp işaret parmağımı sallayarak konuştum. Bir yandan da önümde duran jeongin'e zarar vermeyeyim diye saldırmıyordum.

"Hayatımdaki tek pişmanlığımsın Seo Changbin, sikeyim senin sevgini de aşkını da!"

"Bu ilişkiyi sen bitirdin minho, ağzını açmaya hakkın yok!"

"Orospu çocuğu keyfimden mi yaptım!"

Sinirim tekrar tepeme çıktığında jeongin'i elimin tersiyle hyunjin'e doğru itip tekrar üstüne atlamaya çalıştım yine, az önce yediği yumruk yetmemişti belli ki.

"Amınıza koyayım sizin kendinize gelin!"

Chan changbin'i geriye ittirip beni de geriye sürüklerken kolumu tutan elinden kurtularak barın çıkışına geldim.

"Bir daha o yüzünü görmek istemiyorum," Az öncekine nazaran oldukça sakin konuştum. Sonrasında güldüm alayla ve devam ettim cümleme, olmadığım kadar nefret doluydum.

"Bende bir şeyler için uğraşıyorum, değmezmiş sana."

Arkamı dönüp hızlı adımlarla bardan çıktım, gece ikinin soğuğu suratıma vurduğunda gözlerimi kapattım, işte şimdi sanki kalbim birinin ellerinde acımasızca sıkıyordu, o kişi de changbin'di.

Sözleriyle ve davranışlarıyla canımı acıtan da, kalbimi paramparça eden de oydu.

Sinirle bağırıp sağımdaki duvara güçlüce vurdum, elimin acısı benim için son oldu ve gözyaşlarım gözlerimden aktı hızlıca, elimin acısı bir yana dursun kalbimin ağrısı nefes dahi aldırmıyordu.

Adımlarım yavaşladığında duvara elimi yaslayarak kafamı eğdim, boş sokak ağlamalarımla yankılanıyordu. Çok yazık olmuştu şimdi, çok yazıktı bize, biten o imkansız aşka.

"İmkansıza inanmazdım hiç ama böyle bir şeymiş demek ki.."

Sessiz bir fısıltıyla kendime söylerken elimi karnıma bastırdım, soojin'in zorla içirdiği viski midemi bulandırıyordu, bu durumun midemi bulandırdığı gibi.

Toparlamaya çalışsam da yerimden kıpırdayamıyordum, mıhlanmıştım resmen. Yutkunup gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım bir anlığına, tam yerimde dikleşmiş ilerleyecekken sol omzumdan tutulduğum gibi sırtım duvara çarpıldı, bedenimin acısının yanına sırtımın acısı eklenirken gözlerimi kim olduğunu anlamak için karşıma diktiğimde changbin sinirle solur şekilde karşımda duruyordu.

Kavgamız henüz bitmemişti sanırım..

Dişlerini sıkarak iki elini de büyük bir şapırtıyla iki yanıma yasladığında gözlerimi devirip elimi karnıma biraz daha bastırdım, bayılacak gibiydim.

"Noldu jonginciğin için pansuman malzemesi almaya mı çıktın?"

Bana cevap vermeden elini yumruk şekline getirerek tam kalbimin üstüne vurdu, canım acısa da tepki vermedim. Onlarca kez vurdu, oldukça da can acıtıcıydı.

"Acıdı mı?"

Son yumruğu canımı iyice acıttığından elimi kalbimin üstüne koydum, canımı acıtmak artık bu kadar kolaydı onun için.

Canım derdi bana hep, kendi canını yakacak kadar mıydı nefreti?

"Beni terkedip gittiğinde benim canım daha çok acımıştı.

Dirty mind || hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin