89

640 78 62
                                    

Hyunjin

"Hızlı olsanıza!"

"Yatsana abi şuraya, bayıltacağım şimdi."

"Ah, kes sesini amına koyayım!"

Ambulans sonunda durduğunda karnıma elimi bastırarak kapıları açtım ve indim aşağıya, girişte bekleyen kai ve yeonjun beni gördüğü gibi yanıma koşarlarken getirdikleri sedyeye atladım.

"İki tane kurşun, bayılmak üzereyim o yüzden hızlı olun."

"Hasiktir, nasıl oldu bu lan!"

Ameliyathaneye sürüklenirken soojin de birkaç dakika sonra görünmüştü peşimizde, göz altlarının morluğundan anlamıştım iki gündür gözüne uyku girmediğini.

Benim de öyleydi.

Ameliyathaneye girdiğimizde gömleğimi çıkardım hızlıca, bir yandan da kai'ye yapması gerekenleri sayıyordum.

"Gazlı bez çıkar, soo yapabilir misin?"

"Y-yaparım, ne oldu sana hyunjin, kim yaptı bunu?"

"Jeongin'i bulmuştum, ama benden önce davrandı it."

Dişlerimi sıkarken gömleğimin kolunu kenardaki makasla kesip dudaklarım arasına koydum.

"Bayıltmam lazım."

"Zamanım yok, dayanabilirim."

"Saçmalama hyunjin, dayanamazsın."

"Sadece yap şunu, iki tane kurşun var, birbirlerine yakınlar, organlarıma yakın değil."

Acıyla inleyip geriye yaslandığımda yutkunup elindeki gazlı bezleri karnıma bastırdı, kesik atması gerekirken tereddütle suratıma baktığında gözlerimi kapattım ve onay verdim ona, canım acısa dahi uzun süre dinlenmeli bir ameliyatla uğraşamazdım, jeongin'i bulmam gerekiyordu, onu o pisliğinden elinden kurtarmam gerekiyordu.

Bir kesik attığında dişlerimin arasındaki kumaşı sıktım, yumruklarımı da sıkmıştım sıkıca.

"Biraz daha geriye yaslanman gerek, kai onu uyanık tut, bilinci kapanmasın."

Kai yanıma gelip yüzümdeki terleri silerken ben de canım acısa da ona durmasını söylemedim, bir an önce dikiş atsın ve bitirsin istiyordum.

Çıkan metalik sesten bir mermiyi çıkardığını anlamıştım, kafamı sedyeye vurup boğuk bir ses çıkardım, soojin de sürekli dayanmamı söylüyordu.

"Neden inat ediyorsun ki, inatçı keçi."

Kai terimi silmeye devam ederken gözlerimi kapattım sıkıca, dişlerimi kırmak üzereydim. Dayanmak gerçekten zormuş aslında..

"Bitmek üzere, gözlerini aç hyunjin."

Beni uyardığında gözlerimi açtım, dolduklarından bulanıktı görüş açım.

Diğer bir tık sesiyle iki mermi de sonunda çıktığında derin bir nefes verdim, gömleğin parçasını ağzımdan çıkarıp attığımda elimin tersiyle alnımı sildim, karnımda hissettiğim sızı bütün bedenimi titretiyordu.

"Etrafını uyuştur, bayılacağım."

"Sana dayanamazsın demiştim aptal!"

Kai yanağıma bir iki kere yavaşça vurduktan sonra soo'nun istediği gibi sol boşluğumu uyuştururken ben bayılmamak zor duruyordum.

"Hastaneye yatmakla uğraşamam, jeongin'i bulmam lazım."

"Polisler de arıyorlar, bu halde hiçbir yere gidemezsin."

"Anlamıyorsun, o herifin amacını biliyorum."

"Umarım hızlıca buluruz, korkuyorum. Neden güzel gitmiyor hiçbir şey?"

"Bilmiyorum, jeongin'i bulmadan durmayacağım ama."

"Sadece biraz dinlenmen gerekiyor."

Kararmaya başlayan gözlerimden dolayı geriye doğru sendelerken elindeki iğneyi kenara koyan kai'ye baktım.

"Neden hiç beni dinlemiyorsunuz?"

Elimi yüzüme kapatırken birkaç saniye sonra da tamamen gitmişti bilincim.

----

Jeongin

"Ağlamayı kesecek misin?"

"Nefret ediyorum senden, orospu çocuğu."

Titreyen sesimle mırıldanmaya çalıştım, bütün gücüm çekilmişti sanki vücudumdan. Saatlerdir gözüme uyku girmiyordu, hyunjin'i düşünmeden duramıyordum.

Sessiz bir hıçkırık bırakıp kafamı eğdim yeniden, tek yaptığım ellerimi çözmeye çalışmak ve hyunjin'in iyi olması için dua etmekti.

"Ne aşkmış ama, gözlerimi yaşarttı resmen."

Dişlerimi sıkarak karşımda rahatça yayılmış oturan pisliğe baktım, hyunjin öldüyse eğer bir şekilde ellerimi çözecek ve onu kendi ellerimle boğacaktım.

"Manyağın tekisin sen, iblis!"

"Beni sevgilin zorladı, yerimizi nasıl buldular bilmiyorum ama dikkatli olmalıydı. Sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar."

"Eğer öldüyse.. Seni geberteceğim."

"Tabii ya, yaparsın."

"İt, ona bir şey olsun var ya, seni yaşatırsam orospu çocuğuyum lan!"

"Bağırmayı kes başımı ağrıtıyorsun."

"Amına koyayım ya!"

Bağırıp yerimde tepinirken beni siklemeden tekrar televizyonunu izlemeye geri döndü, ben de ellerimi sözmeye çalışıyordum yapamayacağımı bile bile.

"Patron haber aldık."

"Ölmüş mü?"

Kafamı kaldırıp kapıdaki adama döndüğümde bana baktı ve sejun'u kapının önüne çağırdı. Kaşlarımı çatarak onlara bakarken birkaç dakika sonra sejun gülerek girdi içeriye, kalbim duracaktı neredeyse korkudan.

"Her zaman temiz iş yapmışımdır."

Nefesim istemsizce tıkanırken sejun arkama geçti ve ellerimi çözmeye başladı.

"Gözlerinle görmeni istediğim için yanına götüreceğim seni."

"Öldü mü?"

Bana cevap vermediğinde kafamı geriye atarak burnuna geçirdim kafamı, ölmüş olamazdı, imkansızdı.

"Orospu evladı, ölmedi desene!"

"Bana bir daha vurursan seni fena yaparım."

Ellerimi çözüp beni kaldırdığında geldiğimiz evden çıktık, o fabrikadan oldukça uzağa gitmiştik.

Ben yeniden ağlamaya başlarken dün bindiğimiz o siyah limuzine bindik yeniden.

Kalbim sıkışıyordu, canım ilk kez böylesine yanıyordu sanki, hyunjin ölmüş olamazdı değil mi?

__________________________________
🚓

Dirty mind || hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin