Alaz önce Asi'yi üst kata çıkarıp, duşa göndermiş ve ardından kendisi de hızlı bir duş faslının ardından kızın yanına geri dönmüştü. Asi'yi kanepede mışıl mışıl uyurken bulduğunda ise onu uyandırmamak adına çok yavaş bir şekilde hareket etmiş ve kızın yanına sokulmuştu. Asi sol kolunun üzerinde Alaz'a sırtı dönük bir şekilde uyumaya devam ederken, Alaz'ın kafası allak bullaktı.
Özge ile yaptığı konuşma sürekli olarak beyninde dönüp duruyor ve koca bir çıkmazın içinde hapsolmasına neden oluyordu. O kadına olan güveni sıfırın altındaydı. Koca koca yalanları gözünü bile kırpmadan söylemiş ve bundan bir an bile gocunmamıştı. Şimdi Alaz'ın Asi'ye olan zaafını ve düşkünlüğünü çok iyi bildiği için, Asi'ye ulaşmak adına onu kaybedeceği yalanını da pekala söyleyebilirdi. Alaz ondan her şeyi beklerdi. Fakat bir yanı böyle düşünürken, diğer yanı da çığlık çığlığa bağırıyordu. Ya söylediklerinde doğruluk payı varsa? Ya Özge yalan söylemiyorsa? Ya Asi'yi kaybederse?
"Hayır, hayır." diye fısıldadı nefesi boğazında düğümlenirken kafasını hızlıca iki yana sallayarak. Yattığı yerde beyninden geçen bir ton olasılığı düşünmekten daha şimdiden aklını yitirecek raddeye gelmişti. "Olmayacak öyle bir şey. Sakin ol Alaz. Aklını kullanman gerek."
Derin bir nefes alıp sıkıntılı bir şekilde vermiş ve sonrasında sanki dokunmasa yok olacakmış gibi hissettiği için Asi'ye doğru yanaşıp kollarını arkasından kıza dolamıştı. Asi bu hareketiyle beraber uykusunda kıpırdanarak ona doğru yaslandığında, Alaz yüzünü kızın omzunun üzerinden boyun girintisine doğru yasladı. Düşünmek istemiyordu. Sadece öylece durmak istiyordu. Bu nedenle de Asi'nin mis gibi kokusunu ciğerlerine çekerken gözlerini usulca kapattı ve sadece bu kokuyla, kollarının arasındaki sıcaklığa odaklandı. Bir dakika içinde bu yaptığı işe yaramış ve sakinleşmeye başladığını hissetmişti.
Asi'yi kaybetmeyecekti. Hem Asi ona başkaları yüzünden değil ancak kendisi yüzünden onu kaybedeceğini söylememiş miydi? Alaz'ın bu nedenle korkmasına lüzum yoktu. Asi yanındaydı, kollarının arasındaydı ve sonsuza kadar da böyle kalacaktı.
Gözleri yeniden açıldığında daha sakin bir ruh haliyle kızın buklelerini nazik dokunuşlarla beraber geriye doğru çekmiş ve ardından yanağına, boynuna birkaç öpücük bırakmıştı. Yattığı yerde kıpırdanarak bedenlerini birbirine tamamen yapıştırdıktan sonra burnunu yeniden kızın ensesine yasladı ve gözlerini kapatmadan önce son bir kez fısıldadı.
"Seni seviyorum güzelim. Tatlı rüyalar."
***
Alaz sakallarında dolaşan şefkatli dokunuşlar eşliğinde gözlerini açtığında Asi'yi göğsüne çenesini yaslamış bir şekilde, parlak kara gözleriyle kendisini izlerken bulmuştu. Bu görüntü kesinlikle en sevdiklerindendi. Sevgilisi bu şekilde tam bir yavru kedi gibi görünüyor ve güzel gözleri ise boncuk boncuk gözlerine bakıyordu.
"Günaydın."
Asi gözleri buluşur buluşmaz ona sevimli bir gülümseme ile bakarken konuşmuştu. Alaz ise gözlerini bir kez daha kapatıp açtı ve ardından kızın yanağındaki elini tutarak avcunu kocaman ve sesli bir öpücükle süsledi.
"Günaydın yavru kedim."
"Hadi gidip elini yüzünü yıka. Yağız seni arayıp aşağı çağırmadan önce bir saatimiz var." diye bildirdi Asi adama ilgiyle bakarken. "Ben de sana istediğin gibi menemen yapacağım."
"Peki güzelim." demişti Alaz küçük bir tebessüm eşliğinde kızı yanıtlarken. "Hemen yüzümü yıkayıp, sana yardıma gelirim."
