29.04.24
Tekin AlacaÖksürerek yataktan kalkarken boğazımın acısından duramıyordum ama ya nefesime tükürüğüm kaçtı ya da cidden hastalanıyorum. Perdesiz camımızdan havanın karanlıklığına bakarken sessizce yatağımdan çıktım, abilerin hepsi battaniyelerini, kalın hırkalarını bana vermişler ama yine de terleyemiyorum. Üzerime tek kat giyinirken yan yataktaki Çağrı gözlerini kısıkça açtı.
"Taso iyi misin lan?"
"İyiyim..." Sesim bok gibi çıktığında Çağrı'nın uykusu dağılmış, yatağında oturur pozisyona gelmişti. "Yat sen, komutan sabah da ağzımıza sıçacak. Uykunu al."
"Uykum önemli değil," diyerek kalktı ve elinin tersini alnıma koydu. "Cayır cayır yanıyorsun oğlum."
"Sıkıntı yok lan. Bebe değilim o kadar, sen yat. Baş edemezsem kaldırırım seni," desem de hâlâ bana güvenmiyormuş gibi bakıyordu. "Vallahi kaldırırım. Sabaha yine komutanı kızdırmayalım."
"Kaldır ama bak." Başımı sallayarak onu onayladığımda kafamı sevip yatağına gitti.
Dolaptan iç çamaşır, havlu ve kıyafet alıp odadan sessizce çıktım. Banyoya giderken iki-üç kere hapşırmıştım. Ilık suyla duş alıp hızlıca çıktım, kurulanırken banyonun dışında birisini gördüm. Daha çabuk giyinmeye çalışırken yere yapışmamla dışarıdaki içeri girdi, Turgut.
"Sen miydin?" Kalbimi tutup yerde oturmaya devam ettim. "Aklımı aldın."
Konuşmadan yanıma gelip üzerimi giyinmeme yardım etti, o da ateşime baktı. Kalkmama yardım edip elimdeki ıslak havluları aldı. Konuşmayacağını biliyorum.
"Ortak alana gidip ıhlamur yapacağım, ister misin?" Boş boş baktığında güldüm ama gülüşüm hemen öksürüklere döndü. Boş gözlerle beni izlerken omzuna omzumla vurdum. "Ben gidiyorum, keyfine bak. Uyumandan yanayım, öyle bir antrenmanı uykusuz yapmak deliliktir. Ben uykumu aldığım için tekrar uyur muyum bilmem. Bence sen de uyumalı, uykunu almalısın. Sonuç olarak aynı timdeyiz ve komutanımız da aynı..."
Odamızın önüne geldiğimizde durup kapıyı işaret ettim, sırtını sıvazladım. Onun kolundan çıkıp ortak alana giderken boğazımdaki iğrenç hissi temizlemeye çalışıyordum. Zar zor hastalansam da kimse üstüme düşmezdi, aksine annemle babam kızar, canıma okurlardı. Ortak alanda kendime hazır ıhlamurlardan yapıp bardağımı alarak revire yürüdüm.
Revirde bir doktor vardır inşallah, yoksa sabaha zor toparlanırım. Revirin kapısını çalıp hafifçe açtım, içeride kimse görünmüyordu. Yine de içeriye tamamen girip perdeleri kapalı yerlere baktım, cidden kimse yok. Ihlamur yetmez ki ama...
"Kimse yok mu ya?" Sedyeye oturup üzgünce çayımdan bir yudum aldım. Ayaklarımı sallarken değen rüzgar sanki daha çok üşütüyordu.
Biten ıhlamurumu masaya bırakıp odadan çıktım. Yürürken bile ellerime değen rüzgar ruhumu kesiyor gibiydi. Ellerimi cebime koydum, çenemi de gırtlağıma kadar çektiğim fermuarın ardına sakladım. Kapının önüne gelir gelmez sakince çaldım. İki dakikanın ardından kapı açıldı, uykulu adam bana baktı.
"Alaca ne işin var burada?"
"İyi geceler komutanım! Hastalandım ve revire gittim, ama doktoru bulamadım. Yardım alabilirsem de ancak Cemil Kanat komutanımdan alabilirim dedim." Bana baktığı sürede kendimi tutmaya çalışsam da defalarca öksürmüş ve hapşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçık Asker
AzioneTekin Alaca, ailesinin bakıcısı olmak için doğmuş ve ailesine mahkum bir çocuktu. Ailesinden habersiz girdiği Milli Savunma Üniversitesi sınavında tam puan yapar ve kapısına Harp okulları komutanı Resul Ereğli gelerek Tekin'i alıp onu devletin gizli...