2.9-

709 80 118
                                    

Haziran size mutluluk ve bolca bereket, huzur getirsin.
01.06.24
Tekin Alaca

Alıştım. Hani Turgut'a 'alışmam' diyerek yüklenmiş, bağırıp çağırmıştım ya; bal gibi de alıştım. İlk zamanlar komutanlara karşı olan çekingem yüzünden hızlı hareket ediyordum ama ne zaman ayağa kalksam başım dönüyor, beynim uyuşuyordu. Verilen kanlar ve ilaçlar kilo aldırdığından sıvı ağırlıklı beslenmeyi bile sorun etmedim.

Turgut'um bir hafta boyunca yanımda kalmaya çalışsa da o başka bir time, bambaşka bir hizmetin eri olduğundan üçüncü gün ona görev çıkmış, gitmek zorunda kalmıştı. Kendi timim bir kere gelmiş, ardından karakola çıkmak zorunda kalmışlardı ama hepsi çarşı izninde gelip kafamı ağırtmaya söz vermişti. Eser komutanın gelişiyse Kazım başçavuş tarafından süresiz olarak yasaklandı, sadece başçavuş geliyor. Teğmen de uğradı bir kere, yanımda durdu.

Kanat komutan bir saniye bile gitmiyor; uyurken üzerimi açtığımda örttüğünü hissediyorum, yemeğimi yemediğimde o destek oluyor ve canımın çekeceği şeyleri alıyordu. Canım sıkılmasın diye birkaç kere kart oyunları da oynamıştık, yani bana öğretmeye çalışmıştı ama ben beceremediğimden defalarca satranç oynamayı sorun etmedi. Eser komutan buraya gelmese de birkaç kere telefonda kavga ettiklerinden Eser komutanın telefonlarına da başçavuş çıkmaya başlamıştı. Çok ciddi, birbirlerine zarar verecek şekilde kavga ediyorlar; ikisinde de durmak yok.

Bir diğer olaysa Kanat komutanın zoruyla Oğuzhan'ı aramış, eski badimle telefonda saatlerce konuşmuştum. Oğuzhan'ın beni özleyebileceğini hiç düşünmezdim, onunla Kanat ve Eser komutanlar gibiydik; tamam, birbirimize sonradan hiç zarar vermedik ama ya küfürleşir ya da aynı ortamda olmamak için ortamı terk ederdik. Eski badimse şu anda bana düşkün olmuş, sadece Kanat'ın ismini duyunca küfürler ediyor, konuşmayı sonlandırıyordu. Aralarında ne geçti, bilmiyorum. Tek bildiğim Kanat komutan, Oğuzhan'ın bu davranışı karşısında pişman gözlerini benden kaçırması.

"Bir daha buraya düşmek istemiyorum," diyerek sedyenin üzerindeki, içinde kıyafetlerim olan çantanın fermuarını kapadım.

Şu anda saat sabah sekiz; doktor kontrolünü bitirdikten sonra çıkış işlemlerimi başlatmıştı ama kesinlikle bir hafta iyice dinlenmemi uyarmış, iki haftalık rapor yazmıştı. Komutanım o anda 'iyi de bu üç hafta yapıyor,' dediğinde doktor, en az Resul komutan kadar sert bakmıştı ona.

Resul komutan, içimdeki ayrı bir yara.

"Bir zahmet amına koyayım." Kanat komutan omuzlarımın üzerine ceketimi bıraktı, "Bir daha olursa ben bakmam, o Eser piçi gelir."

"Senin ben olmayan saygını sikeyim." Kapıdan Eser komutanın sesi geldiğinde oraya baktım, sinirli bir halde yumruklarını sıkıyor. "Ne arkamdan küfrediyorsun pezevenk?"

"Arkandan etmiyorum ki... Piçsin oğlum sen, a yüzüne karşı da söyledim n'oldu? Hadi götüne kına yak da cayır cayır yanmanı izleyeyim." Çantayı elimden öfkeyle kapan Kanat komutan, kolumu yavaşça tuttu. "Yürü lan sen de."

"Askerime düzgün davran orospu!" Eser komutan hışımla yanımıza gelip beni kendine çekti ve istemsizce sert tutum gösterdi.

"Aman! Yatırıp sikmedik ya askerini." Eser komutana bakmadan odadan çıkan Kanat komutanın arkasından baktım sadece. Bunların arasında ne var lan böyle?

"İyi misin?" Eser komutan sakince sorup beni kolunun altına aldı. Ona iyi olduğumu, her şeyin yolunda olduğunu ve eve gideceğime kadar anlattığımda iç çekti, "Evinde yalnız kalman mı daha kötü yoksa Kanat orospusuyla mı kalman diye düşünüyorum ki ikisi de birbirinden boktan. Kendine dikkat et tamam mı?"

Kaçık AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin