2.4-

776 86 69
                                    

!ARA BÖLÜM!

18.05.24
Tekin Alaca

İnsanlar karakteriyle doğmazlar: hatta ilk doğduğumuz zaman çoğu duyguyu bile bilmez, tanımayız. Bizi şekillendirenler hep dış etkenlerdir, zamanla genetiğimizi yaşarız.

Öfkeli insanların bence sadece genlerinde böyle bir problem olduğu için değil, genlerini taşımaya başlayana kadar o duygu gerektiği için zamanla öfke karakterine işliyor. Mesela eski badim Oğuzhan'ı ele alırsak; yetimhanede büyümüş, onu seven, özellikle ilgilenen birileri olmamış, okul hayatı yurttaki diğer arkadaşlarının da yaşadığı gibi zorbalıklarla geçmiş, iş hayatına atılıp harçlık çıkarmak istediğinde de yapayalnızmış, yetim olduğu biliniyormuş. Abisi yerine koyduğu ve eskiden onu seven tek kişi, gözü önünde kafası parçalanarak öldürülmüş. Oğuzhan'sa kaderine kızmaya, insanların ona yaptığı kötü şeylerin aynısını onlara yaparak yaşamaya alışmış. Ona iyi yaklaşıldığında da hayatındaki "iyi" karakterli insanlar sayesinde öfkesini belli bir yere kadar frenlemeyi başarmış.

Yeni badim öyle değildi, öfkesi başta kendi olmak üzere herkese zarar veriyor, yollarını tıkıyordu. Ne sorunu vardı, geçmişinde nasıl dış etkenlere maruz kaldı da böyle birine dönüştü; bilmiyorum. Onu apar topar askeri hapishaneye göndermişlerdi, giderken birkaç askere saldırmaya çalıştığından Eser komutan dağları dahi inleten haykırışıyla onu korkutmuştu. O zamana dek bir insanın öylesine yüksek sesli bağırabileceğini düşünemiyordum.

Ellerimin iyileşmesi, o yanma anındayken bile daha az acımıştı. Ama sonunda iyileşti, bir gün bile antrenmandan kaçmadım. Artık Eser komutan da biliyor ne olursa olsun antrenmanımı aksatmayacağımı ve bana karşı tutunduğu gururu net bir şekilde gösteriyor.

Antrenmanlar gerçekten çok insaflı, böylesine bir dağ karakolunda neden insaflı davranılıyor anlamıyorum. Yerde saatlerce sürünmek yok, hızını düşürmeden en hızlı şekilde koşmak yok. Çavuşa sorduğumda bunun ani baskınlarda yorgun olmamamız için yapılmadığını söylemişti.

Ellerim iyileşene dek iki kere göreve çıkmışlardı; birincisi teröristlerin köye indiğini gören çobanın şikayeti üzerine Fazıl komutan ve ekibinin köyde gerçekleştirdiği, ikincisi ise yakınlarda bir grup teröristin görülmesiyle Eser komutanın timini alıp koşarak gitmesiydi. Bizler teröristleri burada tutmuyoruz, ilçe jandarma ve savcılar gelene kadar takım komutanı operasyon bölgesinde timiyle beraber bekliyormuş.

"Of of of of..." Ağzının suyu akarken dudaklarını yalayan çavuş, elindeki dergiyi burnuna sürttü. Elinde bir playboy dergisi var ve...

"Sen sapıksın amına koyayım!" Mazlum bir de yüzünü buruşturdu. "Ulan abaza çavuş, gece gözüm üzerinde olacak; birine yaklaş bak, kalkmış direğini magmaya indireceğim."

"Fazlalığı alan bel altıyı sevmiyorum, Mazlum. Ama... Beyler, ben banyoya kaçıyorum. Komutanlar sorarsa ateşi çıkmış dersiniz." Çavuş hızla ayağa kalkıp elindeki dergiyi pantolunundan içeri soktu ve banyoya koştu.

"Estağfurullah... Estağfurullah..." Tesbihini çeken hocaya daha çok güldüm. Adam buradayken yapmayın bari.

"Alaca!" Kapıdan seslenen telsizden sorumlu Salim'di. "Telefon sana."

Telefon mu? Beni kim arar ki?

"Kimmiş?" Sorarken yatağımdan atlamış, terliklerimi giyiyordum.

"Baban," demesiyle durup ona baktım. Kalbim korkuyla sancırken bir anlık nefesim kesildi. Sesler uğuldarken Mazlum kalkıp kolumu tutmuştu.

Kaçık AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin