Tekin Alaca
Yataktan kalkıp sargısı değişmiş elime baktım, ilk halinden daha profesyonel yapılmış. Kenardaki ceketimin cebinden telefonumu aldım, her zamanki gibi kardeşlerimden mesajlar/aramalar var. Onları yine umursamadan ayağa kalktım, yatağı jilet gibi toparlayıp banyoda elimi yüzümü yıkadım. Dün gece duş alıp temiz kokulu kıyafetlerin içinde örtünün altına girdikten sonrası yok bende, şu anda da pamuk gibi hissediyorum. Nereden baksan altı, yedi saat uyumuşum ama en az on saat uyumuş gibiyim.
Odadan çıktığımda aşağıdan bağrışlar duydum; Kanat abim homurdanarak bir şey diyor, Leyla teyze de ona kızıyordu, Resul komutanın da arada söylendiğini duyabiliyorum.
"Günaydın..." Fırat esneyerek bir odadan çıktı. "Bu Cemil ne zaman kavgasız kahvaltı edecek ya? Komutan olarak şansına düşen adam manyağın teki kardeşim."
Konuşarak merdivenleri inerken bile gözlerinden, sesinden uyku akıyor. Ne yani, Kanat komutan bu aileyle çok mu yakın? Böylesine bir yakınlık beklemiyordum. Dışarıdayken Resul komutandan delicesine korkuyor, yani komutanlık yaptığı sıralarda.
Aşağıya indiğimde Hakan abinin sessiz ama hızlı bir şekilde Leyla teyzeye yardım ettiğini, Kanat abinin sadece masaya taşınan kahvaltıkları tırtıkladıklarını, Leyla teyzeninse oturduğu yerden masa düzeni yaptığını gördüm. Fırat ve Resul komutan da son kahvaltılıkları getiriyorlardı.
"Günaydın," dememle hepsi karşılık verdi.
Masadaki boş yere oturmadan önce onu gördüm, bal dolu kase. Kalabalık masaya bakındım; en başta Leyla teyze anne konumunda, onun sol tarafında Resul komutansa baba ve Hakan abi. Karşılarında didişen Kanat ve Fırat. Masada bal...
"Gelsene lan!" Kanat abim kızarak söylendiğinde boş yere oturdum. "Elin ağrıyor mu? Ağrıyor de de tüm eğitimler çöp oldu diye girişeyim sana."
"Çok ağrıyor, abi nolur döv beni." Oyun yapmama diğerleri gülse de Fırat ve Kanat abim yüzünü buruşturdu.
"Mal, yemin ederim geri zekalı." Mırıldanan Hakan abi kafama öyle bir vurdu ki cidden acıdı.
"Hakan!" Resul komutan ve Leyla teyze bağırırken elimi kafama attım.
"O kadar sert vurmadım! O kendine daha çok vurdurtuyor. Ona diyorum ki kendini koru, canıma sahip çık diyorum o abi nolur döv beni diyor. Zoruma gidiyor lan, zoruma!" Abim öyle bağrırken vurduğu yerdeki elimi çektim ve tebessüm ettim.
"Kızma lan bana! Kızma!" Sinirle arkama yaslanıp ağzıma zeytin attım. "Kanat abim ölse de bana dokunmaz, bildiğimden diyorum. Rahat ol kral, sen varken kimse dokunamaz bana."
"Ama anneler dokunabilir. Yemeye başlayın, hadi!" Leyla teyzenin kızmasıyla masaya tam yaklaştım. "Ee bugün evdesinizdir?"
"Benim tugaya geçmem gerekiyor hayatım. Bazı işler var, hepsini halletmem gerek. Kanat, sen de durunca sürekli Fırat'ımla tartışıyorsun; yapma, git iş bul." Resul komutanın sözünden sonra Kanat abiye baktım, masanın altından didişiyorlar.
"Emredersiniz komutanım." Kanat komutan sözünden sonra normalde direkt hazır ola geçerken şimdi ağzına ekmek atıyor. "Taso, bu ekmeği Leyla ana kendisi yapıyor. Ye la ye, çok güzel."
"Ay Cemil, duyan da koskoca usta şef yaptı sanacak. Tekin oğlum yine yemiyorsun ama..." Kızarak aniden bana döndüğünde güldüm.
"Yiyorum teyzem, sen görmüyorsun. Ben hızlı çiğnerim."
"He çenen sadece konuşmaya değil, yemeğe de hızlı. İyiymiş." Benimle alay eden Fırat'a kınayıcı bakışlar attım. Bunca askerin, komutanın arasında çürük raporlu bebe konuşuyor; bu daha alaya alınmalık. Öğrendiğime göre doğduğundan beri çok net duymuyor ve renk körüymüş, bu yüzden de çürük raporu almış. Öyle bir şeyim olsa daima saklardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçık Asker
ActionTekin Alaca, ailesinin bakıcısı olmak için doğmuş ve ailesine mahkum bir çocuktu. Ailesinden habersiz girdiği Milli Savunma Üniversitesi sınavında tam puan yapar ve kapısına Harp okulları komutanı Resul Ereğli gelerek Tekin'i alıp onu devletin gizli...