Tekin Alaca
Hayatımda çok şehir gördüm. Belki hepsini sokak sokak gezemedim ama hepsinde kardeşlerim ve abim sayesinde kaybedersem delicesine üzüleceğim anılarım oldu. Ankara... Kendi memleketim, küçüklüğümün geçtiği şehir ise her zaman çok farklı ve sonsuza dek öyle kalacak.
Şimdi de Bingöl'deyim, uzun sürecek ama tamamen kalamayacağım yuvam. Özel harekat merkezinin bulunduğu tugaya bir gün önceden gelmiştim ki iyice yerleşeyim, timimdekilerle tanışayım... Yalan. Resul komutandan kaçmak için erkenden geldim, eğer kalsaydım çok yanlış kararlar alacaktım ve canımı yakacak işlere neden olacaktım ki kendimi kaybedip yapmaya çalıştığımda Hakan abi, Resul komutandan ayrılıp yanıma gelmiş ve bana sıkıca sarılarak 'sakın' demişti. 'Sakın abim. Sakın.'
Sakın...
İçeri girdiğimde harekat komutanını buldum, kapısındaki sözcüsü geldiğimin haberini önceden verirken heyecandan yerimde duramıyordum. Buranın bahçe kapısından içeri adımımı attığım an eski Tekin, dertleri ve geri kalan her boku arkada, Ankara'da kalmıştı. Yine o heyecandan yerinde duramayan Taso oldum.
"Girebilirsiniz," diyen sözcü hemen kendi masasına oturdu. Kalbim göğüs kafesimin içinde heyecandan sıkışırken resmen yutkunamadım. İçeri geçip başkanın karşısında selam duruşunda durdum.
"Hoş geldin Tekin, erken geleceğinin haberini almıştık." Rahat ve babacan görünen adamla gülüşüm büyüdü, anında kendimi toparladım. "Raporlarındaki Sırıtkan lakabını anlamamıştım, şimdi görüyorum."
"Özür dilerim komutanım!" Adam kahkaha atarken başını iki yana salladı.
"Atahan'ın timindesin, orada gülebilen kişileri görmeyeli çok oldu Tekin. Lütfen özür dilemek yerine daha çok gül. Eminim Atahan gelip seni şikayet edecek, gitmeni isteyecektir. Pes etme." Atahan komutan hakkında her bilgiyi verirken babacan tavırlarına alışmak istemedim çünkü burada odaklanmak istediğim kişi Atahan ve beni zorlayacağına adım kadar eminim. Hem bu komutan, benim gizli subay olduğumu ve devletin bu operasyonunu bilmiyor.
Tugay komutanı Bahtiyar Gündoğdu; atmış dört yaşında, giydiği kamuflajın içinde aşırı karizmatik gözükse de sivilde tonton dede olduğuna yemin edebilirim. Zayıf, yanakları içe göçmüş, gözleri yorgun bakıyor. Konuşurken ağır ve sakin bir tavrı var, sanki tüm dünyanın en ağır işkencelerini çekmiş gibi. Yine de sinirlendirmek istemeyeceğiniz biri olduğunu hemen anlarsınız, kızmış halini görmek seni öldüreceğine emin olduğun bir katille olmaktan daha beterdir.
Konuşma boyunca Atahan'dan, onu korumak için şehit düşen eski tim üyesinden, attığı adımlardan ve daha nice olaydan bahsetti. Sonunda sustuğunda benden çok zor bir istekte bulunacakmış gibi bakıp iç çekti.
"Senden ona göz kulak olmanı istiyorum, Alaca. Atahan'ı eski haline getirmeni ve kırk yaşındaki adamın eskisinden, yirmili yaşlarından daha genç hale döndürmeni rica edeceğim." Sonunda ona zor gelen isteği, babam gibi zorlanarak söylediğinde gülerek başımı eğdim. Övünmek gibi olmasın ama yaşlılarla uğraşmayı seviyorum, yani Atahan'la uğraşmak hobim olacak.
Başımı kaldırıp omuzlarımı dikleştirdim ve var gücümle bağırdım: "Emredersiniz komutanım. Atahan komutanımın eskisinden daha genç ve iyi olduğunu en yakın zamanda göreceksiniz."
Komutan sonunda güldüğünde ben de rahatça güldüm.
"Evine hoş geldin oğlum," diyerek tekrar selamladı ve çıkmam için izin verdi.
Odadan çıktığımda bir süreliğine tugayın koridorlarına bakındım; burada nasıl hikayelerim olacak, gerçekten Atahan'a ulaşabilecek miyim? Timimdeki kişiler nasıl, onlar sıkıntı çıkarır mı? Hızlı ve sert adımlarla yürümeye başladım, öylesine serti adımlarla ilerliyordum ki dönüp tekrar bakanların biraz şaşırdığını görüyordum. Bir er koşarak gelirken yanlışlıkla bana çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçık Asker
ActionTekin Alaca, ailesinin bakıcısı olmak için doğmuş ve ailesine mahkum bir çocuktu. Ailesinden habersiz girdiği Milli Savunma Üniversitesi sınavında tam puan yapar ve kapısına Harp okulları komutanı Resul Ereğli gelerek Tekin'i alıp onu devletin gizli...