2.19-

633 69 182
                                    

11-14.07.24

Tekin Alaca

İzmitli, uzunca ismiyle Burak Altıparmak aşırı karizmatik biri. Tüm o yara izlerini geçersek, bir de giydiği battaniyeden bozma mançoyu çıkarırsak acayip aktör bir adam. Neler yaşadı bilinmez, vücudunun her tarafında yara izleri var, gülmüyor, konuşurken kelimelerin az olmasına gayret gösteriyor. Binbaşı onu nereden tanıdığını söylemiyor ama eminim çok büyük operasyonlara çıkmış biri olmalı. Onun verdiği talimatları uyguladığımızda toplamda seksene yakın teröristi iki asker olarak kendimiz etkisiz hale getirdik, kısaca öldürdük. İzmitli denen askeri ondan sonra birkaç kere daha görsek de hiç konuşma fırsatımız olmadı. Onu uzaktan gördüğümde akıcı bir şekilde Arapça, Kürtçe ve Farsça konuştuğunu duymuştum.

Onun verdiği talimatların son biri hariç diğer hepsini yerine getirdik, Irak'ın içlerine doğru girdik. Ama bizi alabilecek bir askeri araç olmadığı için yani bu görev sınır dışı olup da izinsiz olduğundan bir Türk konsolosluğuna ya da en yakındaki karakola gidip oradan ülkemize geçemiyoruz. Geldiğimiz yoldan geri dönmek zorundayız ama bu sefer yanımızda İzmitli de olacakmış.

"Rütbe olarak hanginiz daha büyüksünüz?" diye sorduğumda binbaşı sıkkın bir nefes aldı. Sürekli İzmitli hakkında sorular soruyor olmam onu ve egosunu bozuyor.

"O rütbesizlerden." Cevabını anlayamadığımda açıklama yaptı: "İntihar timinde. Yani yıllardır intihar timinde, bir ölüden farksız. Ne adı biliniyor ne sanı. O söylediği gerçek isminde Türkiye'de bir mezar bile vardır. Ama öylesine profesyonel bir asker ki altı yıldır intihar timinde, ölmüyor."

6 yıldır intihar timinde. Ya önceki zamanları? O zamanlar nasıl bir timde, nasıl bir askerdi? Hem altı yıl olmasına rağmen hâlâ ölmemiş olması da onun sadece profesyonelliğini değil, ne kadar yorgun olduğunu da gösterir. Her tarafı yara izleriyle dolu, gözleri aşırı dolu bakıyor, bir sebepten dolayı o timde ama nasıl? Canı öylesine yanarken bu kadar başarılı olmasını ne sağlıyor?

"Ölmemiş ama parçalara ayrılmış."

"Onun katıldığı görevlere katılmış olsaydık yetim..." Duraksadı ve bir an gözleri daldı. "Çoktan paramparça olurduk, bedenimizin parçalarını nereden toplayacaklarını bilemezlerdi. Kabil'den bile daha vahşi birine dönüştü."

Kabil? İlk katil Kabil'den mi bahsediyor, şu teröristlere karşı psikopat olduğu herkes tarafından bilinen ve korkulan Kabil komutandan mı?

"Kabil tanıdığım en vahşi adamdı, o boyunları koparırken zevkle gülerdi. Karşısındakini insan olarak görmez, uvuzlarına işkence ederdi ama İzmitli... Sana şu kadar söyleyeyim yetim; İzmitli ölürse çok şey kaybederiz." Anlattıklarının her biri zihnimden gönlüme akarken o adamı tekrar görmek istiyordum. İzmitli öyle güven veriyordu ki yanında saatlerce uyumak istiyorum ama sanki o senelerdir uyumuyor gibi.

Şu anda da Irak'ın içlerinde bir yerde, ahırdan bozma otelin üçüncü katındayız ve binbaşı yatakta uzanıyor, bense tekli koltukta oturuyorum. Aslında benim de uzanmamı, bedenimi dinlendirmemi söylemişti ama bedenimin yorgun olmadığını biliyorum. Daha aman aman yorulmadım; dinlenmek değil, olaya atlamak istiyorum.

"Onun gibi olmak isterdim." Hayran kızlar gibi çıkan sesim yüzünden binbaşı kafasını kaldırarak bana baktı ve kahkaha attı. Sesimi taklit ederken ağzını, yüzünü bozması sinirimi bir tık oynatsa da sadece onun gibi güldüm. "Siz? Sizin var mı?"

"Ben kendim olayım yeter." Tekrar yatmış, gözlerini kapatmaya devam etmişti.

"Bari iyi biri olsaydınız da isteğinizi destekleseydim." Sözüm bitmeden yanında duran boştaki yastığı kafama attı. Güçlü insanların kötü özelliklerinden biri; şakalaşırken ayarı kaçırmak. Mermi gibi yüzüme fırlayan yastığın fermuarı yanağımı çizdiğinde kaşlarımı çattım. "Binbaşım son bir soru daha sorabilir miy?.."

Kaçık AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin