03.05.24
Cemil KanatBu çocukları her gün spor salonunda eğitmek çok zor; genç çocukların enerjisi fazla, dışarıda olmalı ve biraz da güneş görmeliler ama yapamayız. O çocukların her biri gizlice eğitiliyorlar, halk tarafından görünmemeliler çünkü bizler sürekli böyle çocuk eğitmeyiz, özellikle it kopukları.
Odamda otururken Oğuzhan Mısırlıoğlu'nun son zamanlardaki halini düşünüyorum. Var bir bokluk ama ne? Raporunu alıp tekrar inceledim, sanırım bu otuz oldu.
"Oğuzhan Mısırlıoğlu, yaş 19, * yetiştirme yurdu. İki yıllık rehabilite." Ağır uyuşturucu bağımlısı, alkole aşırı zayıf. Onu getiren emniyet müdürü, çocuğun içindeki azim kullanılırsa çakı gibi asker olacağını söylemişti. Öyle de, acayip güçlü bir çocuk. Hele bugün dövüş eğitiminde gösterdiği performans...
Gecenin ikisi, çocukların hepsi uyuyordur. Ayağa kalkıp dosyayı kasaya koydum, kilitledim. Odamdan çıkarken sakinleşmek için siktiğimin sakinleşme nefes taktiklerini yapmaya çalışıyordum. Sakinliğin amına koyucam, az kaldı.
Yatakhaneye girdiğim gibi elimi demir dolaplara vurarak, "kalk!" diye haykırdım.
Önce Çağrı olmak üzere hepsi durumu anlamış ve yataklarından fırlayıp esas duruşa geçtiler.
"Çağrı hariç diğerleri camın orada tek sıra! Hadi hadi hadii!" Çocuklar bağrışıma ayak uydurarak camın orada sıralandılar. "Çağrı sen yatakları al aşağı ediyor..."
Eksik kişiyle durup çocukları saydım; Çağrı, Oğuzhan, Turgut... Kaşlarımı çatıp Alaca'ya haykırdım.
"Nerede lan bu çocuk?" Çağrı'nın üzerine yürüdüğümde yüzü bembeyaz kesildi.
"B... Bilmiyorum komutanım."
Alaca yedim seni oğlum! Tam kapıyı açmıştım ki odanın kapısından Tekin Bey girdi, gözlerinden akan uykuyla elleri ıslak. Gece çişe mi kalkıyor lan bu? Onca yorgunluktan sonra nasıl uyanabiliyor?
Beni görünce gözleri kocaman açılan çocuk esas duruşta bağırdı, "komutanım!"
"Alaca neredesin sen?"
"Lavabodaydım, komutanım!" Bu çocuğun gece gece böyle bağırması... Nasıl bir çocuk lan bu?
"Geç ulan sıraya!" Emrime itaat edip gittiğinde Çağrı'ya geri döndüm. "Yatakları alt üst ediyorsun! Çarşafları, yastıkları, kılıfları çıkarıyorsun!"
Dolaplarını açıp içlerine bakmaya başladım, havluların katlarına, kıyafetlerin ceplerine, defter ve kitaplarının sayfa aralarına... Çağrı'nın dolabı boştu, tahmin edilebilir gibi temiz. Turgut'un dolabına geçtiğimde içinde en çok kitaba rastladım. Öyle çok kitap vardı ki... Ama hepsi de çocuk masal kitapları. Manyak mı lan bu?
On dakika kadar onlarla uğraştıktan sonra Alaca'nın dolabına geçtim.
"Komutanım..." Çağrı'nın titreyen sesiyle ona baktım, elinde çakı tutuyor. Lağn!
Tek hamlede gidip çakıyı aldım, biraz incelediğimde özel yapım, şahse ait yapıldığını gördüm. Üzerinde yazan Reis yazısıyla Turgut'a baktım.
"Ne bu?" Sorumdan sonra elimdekine doğru baktı. "Ne lan bu?"
"Komutanım..."
"Sen karışma Önal!" Çocuğu bağırarak susturduğumda Turgut'un üzerine yürüdüm. Hâlâ anlamıyormuş gibi bana bakıyordu. Bıçağı gözünde salladım. "Ne bu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçık Asker
ActionTekin Alaca, ailesinin bakıcısı olmak için doğmuş ve ailesine mahkum bir çocuktu. Ailesinden habersiz girdiği Milli Savunma Üniversitesi sınavında tam puan yapar ve kapısına Harp okulları komutanı Resul Ereğli gelerek Tekin'i alıp onu devletin gizli...