Tekin Alaca
Aldaçı timi dönmeden önce tüm işlerimi halletmek istememin iki nedeni vardı; birincisi tahammül sınırımı doldurup da Atahan'a parlamamak, diğeri Atahan'a odaklanabilmek.
Tugaya geldiğinde saat sabah yediydi, yüzünde garip bir ifade vardı ve bu, sinirliyken olan ifadesinden daha dehşet. Dila, Onur Şakir ve Olcay da döndüler.
Dila kendi halinde bir kız, çok sakin ama küfürlü muhabbetleri seviyor. Nasıl özel kuvvetlere girdi, anlayamıyorum. Dedikodu insanı değil, vücudundaki.
Onur Şakir'e ikinci adıyla sesleniyorlar, obsesif gibi bir tipi var; genelde antrenmanlarla alakalı her şeyi sayar, süreyi ve kaç olduğunu falan. Rahatsız herif, bir ara Dila'nın gün boyu ettiği küfürleri bile saydı.
Olcay daha aklı başında, rahat bir eleman. Hayatımda gördüğüm gerçek normal bir adam, kasmıyor. Ama onu anormal yapan, Atahan'la olan geçmişi, eğitimde beraberlermiş.
"Önce bir dilimi ısırayım," diyen Dila cidden dilini ısırdı, öyle devam etti; "bu komutan bir iyi geldi, böyle sakin olmalar falan. Manita yapmış olmasın lan,"
"Sikik sokuk konuşma." Olcay başını iki yana salladı, "Emine öğretmenin üzerine gül koklamaz."
"Ya niye? Bak tamam, Emine'ye deliler gibi aşıktı ama bir ihtimal... Adam kırk yaşında amına koyim, kırk. Bu saatten sonra çocuk yapsa..." Dila ıslık öttürüp elini havada salladığında güldüm.
"Dila daha seni aldatan adamı aşamıyorsun, o çok sevdiğin adamın parçalara ayrıldığını, o parçaların arkadaşların tarafından bir poşete..." Olcay'ın sözleriyle Dila elini kaldırdı ve Olcay sustuğu an elini alnına koydu.
Aşka inancım yok ama... Bırak aşkı, düşmanımın bile o görüntüsünü aşamam, kaldıramam.
Yemekhaneye giren Atahan'ı izledim, onu gören herkes yer veriyor, onun görüş açısından çıkıyordu. Tepsisini doldurduğunda hiçbirimize selam/sabah vermeden gelip oturdu ve çayından içti. Gene mi buralarda yok, aklı bir karış havada?
"Tekin, sen tatil yapmamışsın oğlum. Niye?" Olcay'ın sorusuyla güldüm.
"Gidecek bir evim yok. Yani şöyle evim var da ailem yok, buradakiler benim ailem olduğundan kalmayı seçtim." Onlara gizli görevden bahsetseydim bana daha çok saygı gösterirlerdi çünkü gizli subaylardan biri olduğumu zaten biliyorlar ve saygı göstermemek için kendilerini zorluyorlar. Bir de görevden bahsetsem artık Atahan'dan daha beter saygı gösterirler. Hem Atahan daha dosyamı okumadı, subay olduğumu bile bilmiyor.
"Yetim misin lan?" Olcay'ın pat diye sormasına ben gülsem de diğerleri kızdı.
"Değilim ama... Olaylar olaylar." Bir elimi havada sallarken diğeriyle çayımı içtim. "Boş verin beni de ilk görev ne zaman? Daha ne kadar tugayda olmamız gerek?"
"Bize öyle çok görev gelmez kardeşim..."
Onur Şakir'in sözünü Dila devam ettirdi; "geldiğindeyse bir daha hiç gelmesin diye dua edersin."
"Daha çok gelmesini istedim," dememle bana vurmaları bir oldu. Umursamadan kahkaha attım. Geri çekildiklerinde hâlâ sessiz Atahan'a baktım. "Komutanım, biliyor musunuz ustalık birliğinde sırtımdan vurulmuştum. Şırnak'taydık, karnımıza kadar kar vardı..." Azıcık ağzıma ekmek atıp öyle devam etti. "Bana demişlerdi ki buraya yağan kar, insanı kıştan soğutur..." Hafif bir kahkaha attım. "O karda tekrar göreve çıkmak için çocuk gibi camın önünde dua etmiştim. Yatakhanedekiler çok kızmıştı. Bir tane hoca vardı, o bile küfretmişti bana. Karda göreve çıktınız mı, acayip gergin bir ortam oluyor çok iyi. Erkin çavuş vardı, sapığın tekiydi; soğuktan vücuduna olan şeylerden utanır, sapıklık yapamazdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçık Asker
ActionTekin Alaca, ailesinin bakıcısı olmak için doğmuş ve ailesine mahkum bir çocuktu. Ailesinden habersiz girdiği Milli Savunma Üniversitesi sınavında tam puan yapar ve kapısına Harp okulları komutanı Resul Ereğli gelerek Tekin'i alıp onu devletin gizli...