2.18-

681 74 119
                                    

Bölümden kesinlikle emin değilim ve daha fazla bölümsüz kalmamanız için atıyorum. Sol Dağ'dan sürpriz bir karakter var ') Sol Dağ aşkınız bana da bulaştı...

Temmuz size mutluluk, huzur ve sağlık getirsin. Sizi seviyorum<3

01.07.24
Tekin Alaca

Bundan yıllar önce, Kanat komutanımla ilk yıllarımızda benden haz etmiyordu çünkü onun eğittiklerinden çok daha farklı bir yapıya sahibim ve beni nasıl açacağını bilmiyordu. Ben de kendimi tanımadığım için ona yardım edemiyordum. Bana hep ayna tutmaya, kendimle tanıştırmaya çalışmıştı. Ama benim doğma ve yaşama amacım ruhuma işlendiğinden kendimle tanışmaktan korkuyordum. Kanat komutanım dört senelik eğitiminde dahi tam başarılı olamamıştı.

Hiçbir zaman kendimden umudum yoktu, hayal kurmayı bile okulda öğrenmiştim. Kendimle tanışmam o kadar kolay olamazdı. Resul komutanım bile sürekli güçlü olduğumu anlatırdı, inanmazdım.

Güçlü, dayanıklı biri olduğuma inanmıyordum yani kendime yakıştıramıyordum. Sanki hep düşük seviyede olmak zorundaymışım gibi gelirdi.

Ama öyle değildim. Kanat komutanımın eğitimlerinde diri diri yanmış, buzların içinde yatmış, günlerce aç kalmış ve nice işkencelere maruz kalmıştık. Canımız çıksa da günlük antrenmanları tamamlamak zorundaydık ve o zorunluluk ruhuma işlemişti. Yansam da vurulsam da antrenmana devam etmiştim. Onlar bile ne kadar güçlü olduğumu bana gösteremedi de kardeşimin en büyük yarası olan babası sayesinde kendime inanmaya başladım.

Ben karakolda teğmenin bile almadığı eğitimi aldım. Tüm bu ustalık birliği dahi bir oyundu, yerim bir timde hazırdı. Yani teke tek dövüşte bu binbaşıyı da alırım, tamam zorlanırım ama başarılı olurum.

"Komutanım," dediğimde bana saniyelik dönüp önüne bakmaya devam etti. "Irak'a geldik, hâlâ yürüyoruz. Nerede bunlar?"

"Bilmiyorum fasulye. Bilsem daha da hızlı olacağım ama..." Sustuğunda devam etmesini beklemedim. Artık sorularımız da cevapsız kalıyor, anlıyorum.

Sınırdan çıktık. Dağlardan öyle çok dolandık ki aslında sınır dışına çıktığımızın da farkına varmamıştım, mayın tarlalarını geride bıraktık. Daha uzmanla da karşılaşmadık. Teröristlerin bahsettiği o uzman gelmedi. Belki de başka bir yoldan daha hızlı gitti? Kaç gündür yürüyoruz? Sakallarım elle tutulacak kıvama geldi, bir hafta falan olmuş muydu?

"Burada şehit düşersek, cesetlerimizi Türkiye'ye gönderecek biri var mı?"

"Sanmıyorum. Nice şehidimiz öylece kayboldu, sadece adı bir mezar taşında yazıyor. Bedenleri burada bir yerlerde." Sözleri yüreğime ağırlık yaptı, anlık nefesim kesildi ama durmadım. Yürümeye devam ettim.

"Benim kaybedecek bir şeyim yok," dediğimde binbaşı bir anlık bana bakmıştı. "Anne ve babam zaten ölmemi istemişti. Bir Resul komutanımla Kanat abim var, onların da üzülmesini, bir mezara bakmasını istemem. Hele kardeşlerim... Onların mezarımı bilmesini hiç ama hiç istemem, zor hayatlarında bir de benim yüzümden üzülmelerini kaldıramam. Cennette dahi olsam onlar üzüldükçe azap çekerim. Turgut'umun dağı olmayı çok seviyorum, gelip bana yaslanmasını ve bir şeyler anlatması şu hayatta sahip olduğum en değerli hazinem. Sizin var mı komutanım; en değerli hazinem dediğiniz, arkada kaldığı için üzüleceğiniz birileri, durumlar?"

Bir süre sessizlik olsa da sonunda konuştu; "Yok. Evlenmem gerekiyordu evlendim ve eşim oldu, çocuk istedi diye çocuklar oldu ama... Hiç kimseye, hiçbir eşyaya ya da duruma bağlanmadım, değer göstermedim."

Kaçık AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin