58.

627 53 6
                                    

Cevdetle uzun zamandır kahvaltı yapmıyorduk.Cihanı bir şekilde ikna edip sabah erkenden eve gitmiştim.Onun için kahvaltı sofrası hazırlamıştım.

"Gönlümü böyle alacağını mı sanıyorsun?"

"Evet?"

"Tebrik ederim başardın!"

Elini omzuma atıp gülümsemişti.Sofraya oturup hazırladığım menemeni gömmüştü.Aç kurta benziyordu..

"Oğlum sen kendini aç mı bırakıyorsun?"

"Elin lezzetli kardeşim!"

Sofraya oturup bende bir şeyler atıştırmıştım.Haklıydı,elim olduçka lezzetliydi.Cihana da böyle güzel kahvaltı hazırlamalıydım.

"Doğum gününe iki gün kaldı.Planlar neler?"

"Plan mı?"

"Sevgilin seni güzel yerlere götürmeyecek mi?Fransa görürüm sanmıştım..."

"Lan hadi diyelim biz gittik.Seni götüreceğimi nereden çıkardın?"

Otuz iki diş sırıtmıştı.Gidecek olsaydım evet,Cevdeti de götürürdüm yanımda.Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"Biz senle götle don gibiyiz.Asla ayrılmayız!"

"Ağzını siksinler."

Cihan ve Cevdetle aynı sofraya oturmak mümkün değildi.Biri azgın piç,diğeri gevezeydi.Sanırım yalnız yemek en iyisiydi.

"Çino,gerçekten mutluyum.İlk kez ve son kez hakettiğin aşkı kazandın.Geç oldu belki ama çok güzel oldu!"

"Evet,öyle sanırım... Haberin var mı bilmiyorum,Süreyya ve ailesi iflas etti."

"Haberlere çıktı zaten.Ailemin kapısında artık ucube korumaları yok.Anlayacağın mutluyum."

Daha bu sabah gördüğüm olayı hatırladığımda yüzümdeki gülümseme silindi.Ben Süreyyayla konuşmak istiyordum.Gerçekten ölecek miyim bilmiyorum.

Ancak nedense bu sorunun cevabını onun bildiğine inanıyorum.Umarım beni haklı çıkartırdı.

Umarım...

"Bulaşıklar sende."

Cevdeti yalnız bırakıp aşağı inmiştim.Süreyyayı aramayı düşünüyordum.Sikeyim tam da her şeyini kaybetmenin zamanıydı!

Bana yardım edeceğini asla düşünmüyordum.Ama ne yapalım,denize düşen yılana sarılırdı.

"Hangi yüzle arıyorsun beni?!"

Sikeyim kulağım kanayacaktı!Çok erken aramıştım... Biraz daha sefalete alışmasını beklemeliydim.

"Buluşalım.Önemli-"

"Defol!Lanet gelsin hepinize!Hepinize!"

"Cihanın aldığı hisseleri sana geri verebilirim."

Hırıltılı nefesinin sakinleştiğini duymuştum.Köpeğin önüne kemik atmıştım ve artık havlamıyordu.

"Nasıl?"

"Buluşalım,konuşalım ve anlaşalım."

"Nerede?"

"Haber vereceğim sana."

Telefonu yüzüne kapatmıştım.Arkamı döndüğümde Cevdetle göz göze gelmiştim.

"Kiminle buluşacaksın?Cihanla mı?"

"Evet.Akşam belki yemeğe çıkarız,onu konuşuyorduk."

"İyisin dimi?Sıkıntın yok yani,dimi?"

"İyiyim."

Cevdet elini alnıma koymuştu.Ateşime bakıyordu sanırım.Hasta değildim ve garip davrandığımın farkındaydım.Ölmekten korkmuyordum ancak yaşamakta istiyordum.Cihanla beraber yaşlanmak istiyordum.

Gerçekten çok şey mi istiyorum?

"Ateşinde yok.Yüzün niye gülmüyor Çino?"

"Komik bir şey yok ki Cevo.Salak gibi neye güleyim?"

"Salak mı?Lan ben sürekli sırıtıyorum ama!"

"Demek ki salaksın kardeşim!"

Cevdetin arkamdan söylediklerini dikkate almayıp motoruma binmiştim.Zaman hızlı geçiyordu ve geriye sadece anılar kalırdı.

Benden geriye ne kalacaktı belli değildi.




Bizden geriye ne kalacak belli değil....

Ukte KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin