49.Bölüm İnci'den

5.3K 225 53
                                    

İyi geceler canlarım🕊️

Tam da şuan kollarımda kendinden geçen delikanlıyla neredeyse on dakikadır birbirimizle sırnaşıyorduk. İndiğimiz arabanın orada durmuş Yunus Emre'nin beni koklayarak öpüp sarılarak tekrar öpmesini ve hasretinin bitmesini bekliyordum.Abarta abarta ağzını yiyeceğim tatlılıkta gözlerimin içine bakarak konuşmasıda cabasıydı.

"İnci abla seni okadar özlemişim ki az kalsın bayılıyordum annemi çok zor ikna ettim gelmek için biliyor musun?"

Şu tatlı hallerine gülmekten konuşamıyordum artık karşımdaki okadar tatlı bir sıpaydı ki işini çok iyi biliyordu dayısının kopyası hatta küçük versiyonuydu.İçimden umarım oğlum olursa o da babasına benzer diye iç çekmeden edemedim.Sabırsızlıkla cevap vermemi bekleyen beyefendiyi daha fazla bekletmeyip cevap verdim sonunda;

"Öyle mi küçük bey?"

"Hı hı özledin mi beni?"

"Çok özledim aşkım çok özledim."

Oradan bütün gerginliğle bizi izleyen Cihan tam on dakikadır ağzının içinde homurdandarak sabır çekiyordu,en son Yunus Emre'ye aşkım dememle boğazını temizleyip tek kaşını kaldırarak bana baktığında tam ona cevap verecekken uzaktan oğluna söylenerek bize doğru gelen Aslı ablaya dönmüştü bakışlarım.

"Yunus emre!oyalanma sakın dayınla ablanı al getir insanları bekletme yolun ortasında evde hasret giderirsin demedim mi ben sana?"

"Anneciğim ama..."

Annesinden cekinip ne cevap vereceğini bilemeyen yunus emreme destek olmak için ben girmiştim söze;"Hoşgeldin abla,kızma Yunus Emre'ye ben bırakamadım onu çok özlemişim hasret giderdik birazcık."

Yanımda minik elini ağzına kapatmış kıkır kıkır gülen Yunus Emre'nin bu hâline gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.Ama gel gör ki Yunus Emre için istese canını vereceği ama söz konusu aralarında beni paylaşmak olunca en azılı düşmanı kesilen dayısı yine başlamıştı çocukla uğraşmaya.

"İnanma abla sen bu iş birlikçilere,senin oğlun yine bırakmadı karımı esir aldı resmen on dakikadır ayakta bekletiyor hamile kadını!"

Bizi ispikleyen bu uyuza kaşlarımı çatarak baktım,tam bir hâyin kıskançtı.

"Yine enik gibi öpüp kokladın yengeni değil mi?"

"Anne ama bu sefer çok başka kokuyor İnci ablam aşık oldum sanki."

"Len bana bak kepçe kulak sen kimsin de benim karıma aşık oluyorsun asarım vallahi seni kulaklarından tavana!"

Bacağıma sarılıp eteğimin arkasına saklanan Yunus Emre'yi kollarımla sarılarak korumaya aldım.Aslı abla bütün olaylardan bağımsız yanımıza yaklaşıp önce bana sonra da kardeşine sarılıp bizi soru yağmuruna tutmaya başlamıştı bile.

Aslı abla ile kol kola eve doğru yürürken arkada Cihan ve Yunus Emre'nin kedi ve köpekten farksız didişmelerini duyuyordum.

"Bana bak kepçe koklama artık karımı demedim mi ben sana!"

"Ya dayı ne olacak sende kokla bende koklayayım İnci abla birşey demiyor ki çok seviyor beni."

"Hadi len oradan beni daha çok seviyor!"

Yunus emre'nin ağlamaklı sesi kulağımıza dolmuştu ne fenaydı bu adam küçücük çocuktan kıskanıp uğraşıyordu.Çocuklarımız olunca ne yapacaktım ben bilmiyorum hele birde oğlumuz olursa vay benim halime.

"Hiçte bile,İnci abla sen beni daha çok seviyorsun değil mi?"

Arkamı dönüp dudağını büzmüş halde gözlerime bakıp istediği cevabı bekleyen küçük adama önce tutması için elimi uzattım"Tabiki de seni daha çok seviyorum aşkım gel bakayım yanıma."
diyip geçikmeden de istediği cevabı verdim;

İnci | Nârin Bir HazineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin