"Geleyim mi ben de?" Dedi Barış, arabanın sağ koltuğundaki Bilge'ye sırnaşarak. "Sesimi çıkarmam hiç, oturur seni izlerim."
"Tek yaşamıyorum ben farkındaysan."
"Sinem İzmir'de. Yeme beni. Hadi nolur!" Parmak ucunu kızın çenesinde gezdirdi. Kuş gibi bir dokunuşla dudaklarının kenarını çizdi.
"İyi tamam." Dedi Bilge. "Ama burada kalmayacaksın."
Kabul etti Barış. Bugün hiç öpememişti kızı. Bir kere öpseydi yeterdi zaten ona. Eve girdikten sonra da istediği öpücüğü alma gayesiyle kızın peşinden dolandı ama Bilge ona yüz vermiyordu.
"Bir şeyler içer misin?" Diye sordu kız. Buzdolabının başında öylece dikiliyordu. Midesi kazınmıştı. Geçen gün yaptığı keki çıkardı tabağa koydu. "Kek varmış."
"Bu saatte yasak benim yemem. Sana afiyet olsun." Kız yanına oturup keki yemeye başladı. O da bir spor kanalını açıp yapılan yorumları izlemeye niyetlendi. Ama gözünü Bilgeden alamıyordu. Dudağının kenarındaki çikolatayı öperek yutmak için kızın dudaklarına yöneldi ki Bilge izin vermeyip geri çekildi.
"Napıyorsun? Yemek yiyorum." Dedi hayretle. Barış şaşkınlıkla dondu kaldı.
"Özür dilerim, rahatsız etmek istemedim. Öpecektim sadece."
"Sor, öyle öp, Barış."
Bir şey demedi adam. Canı sıkılmış bir halde elini ensesine attı. Yanındaki kızdan biraz daha uzağa oturdu. Bilge'yi rahatsız etmek istememişti ama öpmesinde ne gibi bir sakınca vardı? İstemiyor muydu kız onunla öpüşmek? İstemiyorsa neden istemiyordu? "Yavrum bir sorun mu var?"
"Hayır," dedi kız hemen. "Sadece sevgiliyiz diye her an öpüşecek miyiz?"
"Yok tabii de... yani ne bileyim? İstemiyor musun?"
"Alışık değilim ben öyle. Bunalıyorum." Dedikten sonra Barış'ın yüzüne baktı. Kırgınlığını gördü, söylediğinden anında pişman oldu. Bunaldığı falan yoktu. Hatta adamı öpmek de istiyordu. Ama işte aklındaki soru işaretleri giderilmeden de adamla fazla şeyler yaşamak istemiyordu.
Evet tutucuydu. Korkuyordu.
Sessizlik içinde biraz daha oturdular. Barış gelirken hiç böyle hayal etmemişti. Tamam, burada kalmayı düşünmemişti de en azından kızın ilgisini beklemişti. İzlediği program da bittikten sonra ayaklandı.
"Gideyim ben artık, yarın maç var. Gelmek ister misin? Yelda da gelecek." Bir umut sordu.
"Sınavlarıma az kaldı, ders çalışmam lazım." Bu isteği de reddedildi. Belki de sinirliydi kız ve bir süre sonra siniri geçince normal bir iletişim kurabilirlerdi. Olabilirdi de ikinci günden daha neye sinirlenmişti?
"Tamam, peki. Fikrini değiştirirsen haber vermen yeterli." Montunu ve ayakkabılarını giydi. Vedalaşmak için kıza döndü. Öpmek istiyordu, en azından yanağından. Ama cesaret edemedi. Gülümsedi sadece. Ancak soğuk ayrılmak istemediğinden de sadece makas aldı yanağından. Bu hareket bu gece ilk kez gülümsetti Bilge'yi.
Barış evden çıktıktan sonra yol boyu sadece Bilge'yi düşündü. Kızın davranışlarını yorumladı, aklını okumaya çalıştı. Sadece zaman gerekiyordu. Zaten başka yapacak bir şey de yoktu.
*****
"Bu kaçak maçları nasıl izliyorlardır acaba?" Dedi Bilge, Sinem'e. Sinem bu soru üzerine şaşırdı.