Sağ koluna açılan damar yolundan aldığı ikinci serumun bile hiçbir yararı olmamıştı sanki. Gözü biraz olsun açılmış, ateşi düşmüş olsa da ciğeri parçalanırcasına öksürüyordu.
"İyi misin?" Acildeki intörn doktorlardan biri kızın kesilmeyen öksürüğüyle yakından ilgileniyordu.
"Öksürüğümü durduracak ilaç falan yok mu? Beyin sarsıntısı geçiriyorum öksürdükçe."
"Bu serum da bitsin akciğer filmi alacağız senden." Dedi Yiğit.
"Of..." serum takılı olmayan koluyla çantasına uzanmaya çalıştı. Yiğit yardım etti. Telefonunu verdi kıza.
Barış:Antrenmandayım noldu?
Geçerli bi sebepti Bilge'nin telefonunu açmaması için. Ama yine de canı sıkıldı kızın. Telefonu kapatıp yerine koyacaktı ki aradı Barış.
"Bilge ben sinirlenmeye başlıyorum artık. Elli kere özür diledim yine de surat asıyorsun bir haftadır. Mesajlarıma dönmüyorsun, arıyorum açmıyorsun? Niye böyle yapıyorsun şimdi?"
Kız dudaklarını dişledi. "Barış hastanedeyim, kimse yok. Gelir misin yanıma?" Dedi titrek sesiyle.
"Ne hastanesi? Noldu ki?"
"Bilmiyorum, grip olmuştum geçmedi. Serum falan yedim ama çok hastayım."
"Konum at bana, geliyorum hemen."
Yarım saat sonra acile girdi adam. Şapkasını indirebildiğ kadar indirdikten sonra çekili perdelerin arkasında aradı arkadaşını.
"Bilge? Nasıl oldun?" Hemen yanında bitti. Perdeyi tekrar çekip eliyle kızın alnını yokladı. Ateşi yok gibiydi.
"Boğazım ağrıyor, burnum akıyor. Ve eve gitmek istiyorum."
"Bu kadar kötü olana kadar niye gelmedin hastaneye?" Tıklım tıklım olan acile baktı. "Bana niye haber vermedin?"
"Aradım aslında ama amtrenmandaymışsın."
"Ondan bahsetmiyorum ya. Boğazın ağrıdığı an arayacaksın beni Barış hastayım diye."
"Of... ne bileyim? Geçer sandım."
Barış, bir şey demeden ayrıldı yanından kızın. Konuşacak bir doktor veya hemşire aradı. En sonunda Yiğit ona akciğer filminden bahsedince gözü karardı sanki.
"Hadi kalk, başka hastaneye götüreceğim seni." Serumu biten Bilge'yi elinden tutup kaldırmaya çalıştı.
"Ne gerek var? Biraz sonra ciğerlerimi kontrol edecekler. Eve giderim sonra."
"Hayır, olmaz. Özel hastaneye gideceğiz. İyice baksınlar. Bir grip bu kadar ağır sürer mi?"
"Barış saçmalama ya."
"Ne saçmalama? Hayatta olmaz. Hadi kalk."
Yiğit, yanlarına geldi. Çıkarttığı reçeteyi Barış'a uzattı. "Ciğerlerine mutlaka bakılması lazım ama ihmal etmeyin. Enfeksiyon ciğerine inmişse birkaç gün hastanede kalması iyi olur."
Bilge, elini Barış'tan kurtardı. "O zaman burada kalalım." Dedi Barış'a. "Benim özel hastaneye verecek param yok."
"Çok seviyorsun dram yapmayı! Sana ödetmeyeceğim zaten. Hadi kalk, uyuşuklandın." Tekrar kaldırdı kızı.