"Abi ne zaman mola vereceğiz?" Yelda, bir çocuk gibi mızmızlanmaya devam ederken kafasını ön tarafa doğru uzattı.
"Ebesinin amına varınca vereceğiz molayı." Dedi Barış bıkkınlıkla. Yola çıktıklarından beri 4 kez mola vermişlerdi zaten Yelda yüzünden. Dakika başı acıkıyor, susuyor, çişi geliyor veya midesi bulanıyordu. Barış onu da peşlerine taktığına bin pişman olmuştu.
"Babama söyleyecem bana böyle dediğini. Gerizekalı." Uzanıp vurdu abisinin kafasına. "Lan!" Barış da vitesin üzerindeki elini geriye atıp onun o bonus kafasına vurmaya çalıştı ama hemen geri kaçtı kız. "Bir daha çişini tutmayı öğrenene kadar seni bindirmicem arabama."
Bilge başını cama yaslamış, dikkatli bir şekilde araba kullanan sevgilisini izliyordu. Direksiyonu kavrayan uzun parmakları, tüylü ancak temiz kolları, sert ensesi, beyaz tişörtünü zorlayan geniş omuzları ve bacaklarını epeyce açtığından neredeyse baldırlarına kadar çıkmış şortu... Büyüleyiciydi. Bilge artık onun bu her zaman yakışıklı ve etkileyici olan hallerine şaşırmıyor, her fırsatını bulduğunda olabildiğince izleyerek kendi gönlünü doyuruyordu. Uzanıp öpmek istiyordu yanağını.
"Ya ne alakası var! Su içtim çok."
"Külahıma anlat! 10 yaşına kadar işedin zaten altına."
"Barış," diye uyarı onu Bilge. "Ben de sıkıştım, mola verelim."
Barış bir anlığına direksiyonu bırakıp iki elini açarak avucunu işaret etti. "İşeyin avucuma da susun artık. Ne küçük mesaneniz varmış ya!" Evet, bir de uzun yolculukta Barış çok gergin biri oluyordu. Bunun daha önce Rize yolunda kaza yapmasıyla bir ilgisi var mıydı bilmiyordu ama yola çıktıklarından beri hem arabayı çok dikkatli kullanıyor hem de her konuştuklarında azarlıyorlardı onu.
Rüzgarın yüzüne vurduğunu söyleyerek Bilge'ye camı kapattırmıştı. Müzik açmasına izin vermemiş, iki kızın da sayısız ısrarını göz ardı etmişti. Bindiklerinden beri kemerini takması konusunda Yelda'yı azarlıyordu. Kardeşi ayağını uzatıp sırtını kapıya yaslamakta inat ettiğinde de otobanın kenarına çekip "Bu fare düzgün oturana kadar sürmeyeceğim." demişti.
"Bilge dönüşte sen kullan, Allah için. Kafamızı şey yapacak bu yoksa."
"Sen dönüşte uçağa bineceksin zaten." Dedi Barış. "Kafamı siktin bindiğimizden beri." Sağ elini yana uzatıp Bilge'nin yanağından bir makas aldı. "Ben de benim hatunla baş başa kalırım. " sıkıştırdı kızın yanağını. "Yavrum benim."
Bundan yüz bulan Bilge de mızmızlanmaua başladı. "Barış, sıkıştım ben ya!" Bilge onun ikinci benzinliği de es geçmesinden sonra isyan etti.
"Tamam ya, tamam!" Yelda'ya acımıyordu da Bilge'ye kıyamadığından üçüncü benzinlikte durdu. İkisi söylene söylene arabadan inince kendisi de erkekler tuvaletine yöneldi. İşedi, ellerini yıkadı, saçlarını düzeltti. Sonra markete girdi, fotoğraf çektirmek isteyen kasiyeri kırmadı. Su aldı, Bilge'nin sevdiği gofretten ve Yelda için de fındık aldı. Kendisinin pek bir şey yiyip içesi yoktu ama bir kahve aldı kendine de. Ödemeyi yapıp çıktığında arabanın kenarında kıkırdayarak konuşan kızları gördü. Bilge'nin elinde ince dal bir sigara vardı, Barış huzursuz oldu.
"Aaa fındık almışsın!" Yelda paketi onun elinden kaptı. Az önce kavga eden o değilmiş gibi abisinin yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Barış da onun öpücüğünü karşılıksız bırakmadı.
"Sigaraya mı başladın?" Diye sordu Bilge'ye. Duman kızın boğazında durdu. Önceden de ufak tefek içerdi, tiryakisi değildi. Barış ile ayrıldıkları dönemde paket almaya başlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/378912572-288-k803004.jpg)