otuzdört

3.2K 326 100
                                    

  Barış, Bilge'nin onun için çarşaf değiştirme teklifini reddetti. "Senden mi tiksinecem sanki nolcak? Yatarım ben burada." Diyordu kıza ısrarla. Bilge en son pes etti. Kendisi de anne ve babasının boş odasında uyumak için hareketlenecekti ki Barış hızla kapıyı kapatıp kızı sıkıştırdı. "Benle uyusan ya..."

"Barış sığmayız ki biz buraya. Kıç kadar yatak."

"Nolcak ya..."

"Rahat et diye diyorum." Dedi Bilge. "Fena mı olurdu?"

"Ya iyi de..." bilge onun kendisine yalvarır gibi bakan gözlerine baktı. Reddedemeyecekti. Dayanamıyordu bu adama. "İyi tamam."

  Pijamalarını alıp giyinmek için diğer odaya geçecekken Barış yine durdurdu. "Gördüm zaten."

"İç çamaşırları mı değiştirecem. Sen yat geliyorum ben." El mecbur kabul etti adam. İstiyordu ki hep dip dibe olsunlar. Aralarında hiçbir sınır kalmasın artık. Ama işte ne yapsın? El mecbur kabul ediyordu. Yatağa uzandı. Beş dakika sonra Bilge, onun kendisi için ayırdığı kolunun üstüne yattı. Bir eli adamın göğsündeydi. "Ben böyle tam sarılamadım sana." Arkasını döndürdü kıza. Belinden tutup kendine çekti. Omzuna çenesini yasladi. "Böyle çok iyi." Dedi.

"Senin bu temas bağımlılığını ne yapacağız?" Diye sordu kız gülerek. Barış cevap vermedi. Sadece boynuna sesli ve sulu bir öpücük bıraktı.

  Babası tam anlamıyla düzelene kadar Bilge'nin yanında kalmayı çok isterdi. Ama artık İstanbul'a dönüp maç için antrenmanlara katılması gerekiyordu. Okan Hoca izin verirken öyle çok işi yokuşa sürmemişti. Ama en nihayetinde geri dönmesi gerekiyordu. Bilge anlayışla karşıladı.

"Zaten buraya gelerek yeteri kadar fedakarlık yaptın. Teşekkür ederim."

"Mevzu sensen geri kalan her şey önemli değil." Demişti tekleyen Türkçesiyle. Havaalanına gitmeden evde vedalaşırken de bir banka kartı uzatmıştı kıza.

"Hayır." Diye keskin bir sesls reddetse de Bilge aslında her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı paraya.

"Bak sana alır mısın, diye sormuyorum. Veriyorum direkt."

"Barış hayır ya, bak gerçekten kırıyorsun artık beni?"

"Asıl sen beni kırıyorsun. Ben sahip olduğum her şeyi seninle paylaşmak istiyorum. Canın sıkılmasın, zorluk çekme istiyorum. Sen de aynısını yapardın benim için."

"Ama yapamıyorum, sen de yapma. Gerçekten kabul edemem Barış. Ben etsem bizimkiler kırar bacaklarımı."

"Ee yalan söyle sen de, ne olacak. Bilge aklım sende kalacak, gidemeyeceğim, lütfen."

  Neredeyse 1 ay önce Bilge için çıkarttırıp vermeye cesaret edemediği itiraz etmesine izin vermeden kızın eline tutuşturdu. "Limiti yok. Ama bir sıkıntı falan olursa söyle bana mutlaka. Senin numaranı tanımladım karta. Tamam mı güzelim?"

  İstemeye istemeye kabul etti Bilge. Barış, küçük valiziyle birlikte ayrılmadan önce bol bol öptü kızı. Vakit bulabilirse gelmeye çalışacağını, canını sıkmamasını, babasının iyi olacağını, Allah korusun aksi durumda da İstanbul'a götürüp kendi babasının doktoruna götüreceklerini söyleyerek kızı rahatlattı.

  Bilge, adam evden ayrıldıktan sonra tutamadı gözyaşlarını. Barış onu öyle seviyor ve ona o kadar fazla destek oluyordu ki artık hayatının büyük bir kısmını kaplıyordu. Barış'sız bir hayat düşünmekten çok uzaktı.

false god // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin