kırkbeş

3.2K 313 111
                                    

  Barış'ın, Berkan'ı yumruklayıp apartmanı ayağa kaldırmasının böyle başına patlayacağını biliyordu kız. Karşı dairelerinde oturan ev sahibi, emekli üsteğmen Yılmaz Bey, karısıyla istişareleri sonucu Aslan'ın da kızın kapısına dayandığını tekrar değerlendirerek onlara evi boşaltmalarını söylemişti. "Kızım, biz sizi aklı başında kızlar sandık evimizi açtık," demişti. Babasının hayrına veriyormuş evi gibi. "Bir değil iki değil. Sarhoşu ayrı, serserisi ayrı. Zaten 2 aya bitiyor kontrat. Siz iyisi mi yeni ev bulun kendinize." Şimdi salonda oturmuş kara kara düşünüyorlardı Sinem ile. Adamı dava etseler, iyi olurdu olmasına ama ne zamanları vardı ne paraları.

"Bu civarda hiç düzgün ev yok." Sinem, sarı sitedeki ilanları hızlı hızlı kaydırırken. "En ucuz kira 30bin. Sobalı ev." Iç çekti kız. "Ben sobalı evde falan kalamam." diye devam etti.

 Bilge başını ovuşturarak başka sitelere bakmaya devam etti. Bu ev işi hiç iyi olmamıştı. Burada çok ucuza kalıyorlardı. Yılmaz Bey, zaten huysuzun tekiydi ve onların bu kadar ucuza oturmasına içerleyerek kızları evden çıkarmak için bahane arıyordu. Bu da tuzu biberi olmuştu. Adamın istediği bahaneyi Bilge vermişti. Arkadaşına karşı da çok mahcuptu. Onun yüzünden evinden, rahatından olacaktı. Bazen Sinem'in ona nasıl tahammül ettiğine şaşırıyordu.

"Bilge," dedi Sinem tereddütle. "Acaba Barış'a mı söylesek?" Bilge, eskimiş telefonunu masanın üzerine bırakıp sertçe kıza baktı.

"Hayır, kendimi halledeceğiz." dedi agresifçe. Barış'tan bir daha yağmurlu günde su istemezdi. Onu affetmek istediği bir süreçteydi ve adam kendisini affettirebilsin diye de görüşmeyi kabul etmişti. Ama o ithamları ucundan kıyısından unutmuş değildi.

"Bok hallederiz." Sinem söylendi. "İkimizi toplasan bir asgari ücret çıkmaz."

  Bir şey söyleyemedi Bilge. Sinem'e cevap verecek yüzü yoktu ki. Her şey onun ve manyak sevgilisinin suçuydu. Sıkıntıyla iç geçirip kendisine çay almak için kalktı masadan. Sinem'in boş bardağını da aldı. O içerideyken, masanın üzerindeki telefon titredi. Barış'tı arayan. Sinem biraz tereddüt etse de açtı telefonu.

"Yavrum napıyosun?" diye konuştu adam hemen.

"Bilge içeride, mutfakta. Sinem ben."

"Haa," Barış biraz utandı. Öyle erotik bir ses tonuyla yavrum, demişti ki Sinem gülmemek için ağzını kapatmak zorunda kalmıştı. "Nasılsın Sinem?" diye sordu adam hemen.

"Nasıl olayım, ev bakıyoruz işte." diye cevapladı hemen onu Sinem. Bilge kafasını koparacaktı ama yapacak bir şey yoktu. 

"Ev mi? Ne evi?" Barış şaşkınlıkla sordu.

"Ev sahibi geçen gün siz kavga edince bizi evden çıkarmaya karar verdi de."

"Ciddi misin?" Barış hakkı olmadığını bilmesine rağmen Bilge'nin ona bunu söylememesine bozuldu. Oysa söylemeyecekti tabii! Kıza o kadar para lafı yaptıktan sonra zaten gelip kız ondan yardım isteyemezdi ki. Kendi suçuydu, Bilge'ye o rahatlığı ve alanı vermemişti.

"Ver şunu!" Bilge, çayları masaya bıraktıktan sonra Sinem'den telefonu söküp aldı.  Belli ki sinirlenmişti ama Sinem onu umursamak bir yana gülüp önüne dönmüş ve sarı sitedeki ilanları bu sefer Barış'ın bütçesine göre değerlendirmeye başlamamıştı. 

"Evinize noldu?" diye sordu Barış. Bilge, odasına gecip kapıyı kapatırken bu konuyu konuşmak istemese de kaçışının olmadığını biliyordu.

"Halledemeyeceğimiz bir şey değil."

"Evden mi çıkarıyorlar?"

"Öyle oldu."

false god // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin