Buraya başladığınız tarihi ve saati bırakır mısınız?Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın.Keyifli okumalar
#####
İçimde koruyamadığım biri var.Ona dokunmuşlar , onu yaralamışlar, örselemişler ve içimdeki o örselenmiş ruh beni çürütmeye, öldürmeye başlamıştı günden güne.
O çocukluğum , o kötü geçmişimdi.
Ruhum,bedenimin içinde yaşadığı tüm şeylerin ağırlığını belli edercesine yok olmaya başlamıştı. Her parçası bir kaybımla birlikte yok olmuştu ve artık çok az bir parçam kalmıştı içimde.
Ve ben , Lavin Nefes Yıldırım, tüm varlığımla o yok olmak üzere olan, yıpranmış ruhun sahibiydim.
On dokuz yaşının sonlarındayım.Mersinde bir anadolu lisesinde , son sınıf öğrencisiyim.
Okula girdiğim dönem yaşadığım dönem ki zorluklardan dolayı düz liseyi kazanabilmiştim ama bu düz lise sonradan anadolu lisesi olmuştu.Bunun bir önemi yoktu bana göre çünkü artık yaşamla ilgili bir hevesim ve umudum yoktu.
Yaşamak zorunda kaldığım bu hayat ruhumu olduğu kadar bedenimi de yıpratmıştı.
" Alaz'la babamın yanına gitmemiz lazım Lavin.Gerçekten gelmek istemediğine emin misin?"diyen Sena'nın sesini duyduğumda çatılmış kaşlarımla okulun kapısının önündeki gruplarda gülüşen insanlardan ona doğru çevirdim bakışlarımı."Çok sürmeyecek işimiz.Harçlık alıp çıkacağız hemen.Oradan yemek yemeye gideriz hep birlikte.Tantuni yeriz ha? Bayadır yemiyorduk hem."
Güneş, okulun kapısının önündeki öğrenci kalabalığının içinde kaybolmuş bizim tam tepemizdeydi, tenime değen güneş ışınları Mersin'in sıcağında bizi okula geldiğimize pişman edecek kadar terletirken birkaç saniye Sena'nın teklifini düşündüm etraftaki sesleri duymamaya çalışarak.
"Siz gidin Sena."diye mırıldandım kuru bir sesle. Sena'nın yüzü hemen beni ikna etme ifadesine büründüğünde etrafta çok fazla ses vardı.En azından beni rahatsız edecek kadar.Saçlarımın enseme yapıştığını hissettim."Valla..Ben eve geçeyim buradan.Hiç otobüs falan çekmeyeyim bu saatte.Öğlen zamanı , tam okul çıkış saati dolu dolu olur arabalar.Milletle akraba olmaya hiç gerek yok."
Okulun önü, çıkış saati olduğundan etraf insan kaynıyordu ve yaşıtlarımın bu gereksiz kuru kalabalığı kaşlarımın çatılıp, yüzümdeki sert ve daha doğrusu yabani denilebilecek ifadenin oluşmasına neden olurken Sena koluma girdi.
"Lavo gel işte ya.Eve gidince ne yapacaksın?Aynı kitapları bin beş yüz elli kez okuyacaksın tekrardan.Kitaplar çürüdü çürüdü sal onları artık sal.Hem emniyet buraya çok uzak değil.Bir otobüsle gider geliriz hemen"Sena ile okulun kapısından ayrılıp tam karşımızdaki büyük parka doğru yürümeye başladığımızda hava o kadar sıcaktı ki bir an başıma geçti sandım yürürken."Mersinliyim tantuninin tadını unuttum ya yemeye yemeye.Hadi kırma beni lütfen..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Teen FictionÖpüşü beni darmaduman edebilecek, yok edebilecek, lezzetli bir azabı verebilecek şeydi. Bir ateş yandığında, yakar. Yakarsa kül ederdi, yok ederdi. Oysa o, Tanrı'nın ateşiydi. Onun ateşiyle var oluyordum. "İstemem, istemiyorum.Durma, et."dedim nef...