Selamlar canlarım! :)
İşte bir perşembe günü ve ben yine sizlerle birlikteyim. Bu bölüm biraz hüzün dolu ama önümüzdeki bölümden itibaren olaylar başlayacak ve gerilim artacak.
Bölüm ithafı kalemine aşık olduğum ve bana multimediada gördüğünüz süper afişi de yapan ThePrettyWoman Sinem Yıldırım'a. Seviyorum seni kızımmmmmm 😘
❤❤Bir de Aymira'dan bir şarkı var size. Dinleyin bence ;)
Keyifli okumalar!
***
5. Bölüm
Aymira, dersten sonra çantasını sırtına alıp hızla ayrıldı fakülteden. Başka biri olsa arkadaşları ile bir kafeye gider çay, kahve ya da bir meyve suyu ile birlikte bir şeyler yer. Tabiri caizse peşpeşe girdiği onca dersten sonra biraz kafa dağıtır sonra da mutlaka otobüse ya da arabasına biner öyle giderdi gitmesi gereken yere ama onun böyle lüksleri yoktu. Birileri, bineceği arabanın modelini beğenmezken ya da bindiği otobüsün doluluğundan şikayet ederken o, otobüse binmenin ne demek olduğunu bile bilmiyordu. Arkadaşlarla takılmayı bırak, yıllardır içinde yer aldığı kalabalığa rağmen arkadaş kavramının ne olduğundan dahi bir haberdi...
Mümkün olan en hızlı tempoyla yürüdü çiçekçiye doğru. Yaklaşık yarım saat sonra nefes nefese bir halde demir kapının kolunu hafifçe bükerek girdi içeri. Çantasını çıkarıp kasa, not defteri, faturalar ve birkaç kalemin düzenli bir şekilde üzerinde durduğu masanın yanındaki, üzerindeki kaplaması yer yer dökülmüş, eski dolaba tıktı. Arka tarafa geçip tuvaletten viledayı ve fırçayı aldı. Bir an durup soluklandıktan sonra çok severek aldığı vanilya kokulu yer silme sabununu yarısına kadar suyla doldurduğu viledanın içine döktü. Çiçekçide çalışırken yapmaktan en çok zevk aldığı şeylerden biri de buydu. Yaşlı kadın ona ihtiyacı olan parayı veriyor ve hem temizlik malzemeleri hem de atıştırmalıklar konusunda kararı ona bırakıyordu. İşe başladığının üçüncü günü hayatında ilk defa bir markete girip de sabun almıştı Aymira. İlk etapta ne yapacağını bilemese de etrafındaki kadınları gözlemleyip tek tek koklamıştı her bir sabunu. Üzerlerindeki notları tek tek okumuştu, ne işe yaradıklarını analiz etmiş, hangisi alması gerektiğine karar vermeye çalışmıştı.
Bir an eline aldığı sabunun arkasındaki yazıları okurken bir kadın anti bakteriyel, çilek kokulu bir el sabunu almıştı eline. Küçük kızı, heyecanla konuşuyor, gülücükler saçıyordu. "Hiii çilekli! Pembe sabun. Benim sabunum. Defne'nin sabunu!"
Kadının ve alışveriş arabasının içine oturtduğu kızının ardından bakarken eli o sabuna gitse de hemen geri çekmişti. Daha sonra da bu vanilya kokulu sabunları bulmuştu, işte. Hem yerler için hem de elleri için. Şeffaf şişelerin içindeki bembeyaz sabunlar, ruhuna ne kadar tezat olsa da pembeden daha yakındı içindeki zavallı kız çocuğuna...Hepi topu onbeş, yirmi metre kare olan küçücük dükkanı önce bir güzel süpürdü, elindeki eskimiş fırça ile. Etrafa saçılan toprakları ve malzemeleri toplamak bu defa biraz fazla zamanını almıştı ama aldırış etmedi, belli ki ihtiyar, bugün daha fazla saksı çiçeği hazırlamıştı ya da sadece canı etrafı dağıtmak istemişti...
Genç kızın çalıştığı bu küçük çiçekçinin kapısından girince sıcak bir mekan karşılıyordu insanı. Bunda yaşlı kadının yüzünden bir an olsun eksik etmediği tebessümlerinin de etkisi vardı, elbette. Yetimhane müdiresi Eylül Hanımın çok eski bir ahbabıydı, yaşlı kadın. Zaten Aymira da bu işe o sayede girmişti.
Yaşlı kadın, her gün erkenden dükkanı açıyor. Rengarenk çiçekleri yine rengarenk saksılara diziyor ve hem dükkanın önüne hem de içine gelişi güzel bir şekilde yerleştiriyordu. Eh tüm bunları yaparken ortalık da baya kirleniyordu ama yaşlı bedeni bir de ortalığı temizlemesine izin vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...