Selamlar canlarım!
Bu bölüm de önceki bölüm gibi çok çok uzun oldu o yüzden parça parça yayımlayacağım :)
Keyifli okumalar!
***
20. Bölüm: Hastane ~~
Gelen Polis ekibi İzzet'in tüm adamlarını toplayıp emniyete geri dönerken Ateş Bey'le Azad da Kumru ve Yalçın'ın peşinden hastaneye gittiler.
Kumru, apar topar yoğun bakım bölümüne alınırken, Yalçın'a acil giriş bölümünde dikiş atılıyordu. Genç adamın kolundaki ve bacağındaki kesikler hiç de hafife alınacak türden değillerdir. Üstelik İzzet'e vururken gereğinden fazla kan kaybettiği için ayakta durmakta dahi zorlanıyordu ancak bunların farkında değildi. Aklı, ruhu, tüm benliği sevdiği kadının ardından yoğun bakıma gitmiş, genç adamı terk etmişti. Dikişler atılır atılmaz Kumru'nun yanına gitmek istediyse de bunu yapamayacağını kendisi de biliyor, yine de ısrar etmekten vazgeçmiyordu.
O gece nöbetçi olan genç hemşire kendisine dördüncü kez, "Beyefendi hanımefendi yoğun bakımda onu görmeniz mümkün değil, üstelik çok kan kaybetmişsiniz size acil olarak kan takviyesi yapılmalı, lütfen zorluk çıkarmayın," derken sabrının son demlerinde olan Ateş Bey "Neyi zorluyorsun Yalçın? Kız yoğun bakımda. Sen de benim kafamın tasını attırma da geç şuraya tedavini yapsınlar!" diye çıkıştı genç adama.
En nihayetinde Yalçın, tüm itirazlarına rağmen hasta bakıcıların da yardımıyla tek kişilik odalardan birine yatırıldı. Hemşireler hırpalanan bedeninin kendisini toparlayabilmesi adına genç adamın sol koluna iki damar yolu açtılar. Birine serum takılırken diğerine bir ünite kan bağlandı. Ateş Bey'in talebi üzerine serumuna uyku yapıcı bir ağrı kesici eklenen Yalçın uyumak istemediğini söyleyedursun, kimsenin onu dinlemeye niyeti yoktu.
Azad ve diğerleri ise emniyet tarafındaki tüm gelişmeleri yakından takip ediyorlardı. Bir süre sonra Ateş Bey uyuması için Yalçın'ı odada yalnız bırakıp Azad'ın yanına gitti. "Son durum nedir?"
"İzzet nöbetçi mahkemede yargılanacakmış, Yalçın adamı fena dağıtmış, doktorlar şu an müdahale ediyorlarmış, sonra da hemen tutuklanacağı söylendi. Yanındaki kadın için verilecek karar da bize bağlıymış. Kadını küçük çocuğu üzerinden tehdit ediyormuş, gariban, kimsesiz bir kadınmış, kocası iki sene önce vefat edince iş ararken bu pisliğin eline düşmüş, detayları çocuklar gönderecekler birazdan. Yalçın nasıl ben bir ona bakayım."
"İyi iyi merak etme, uyuyor şimdi gidip de rahatsız etme çocuğu. Sen Mehmet'i bir ara bakayım, Aymira nasılmış, sor öğren."
Azad, saatlerdir meraktan deliye dönüyor olsa da bir türlü kendinde Mehmet'i arayacak cesareti bulamamıştı. Elinden geldiğince duygularını saklıyor, aklının yarısının Aymira'da olduğunu belli etmemeye çalışıyor, sabırla bekliyordu ancak o, istediği kadar sakladığını sansındı. Ateş Bey, ellerinde büyüyen bu adamın ne hissettiğini gözünün bebeğinden anlıyordu... Ve her defasında evladının yüreğine su serpiyordu, o farkına bile varamadan...
"Alo Mehmet Abi."
"Hele şükür be evladım burada meraktan öldük. Kumru kızım nasıl?"
"Kumru iyi abi merak edilecek bir şey yok. Şu an hastanedeyiz doktorlar onunla ve Yalçın'la ilgileniyorlar."
"Ne.. ne doktoru? Yalçın'a n'oldu?"
"Bir şey yok abi her şey kontrol altında merak edilecek bir şey yok diyorum."
"Öyle diyorsan... Ateş Beyin nasıl?"
"İyi o da iyi beni sorduğun için teşekkür ederim ben de iyiyim. Artık sorgununuz bittiyse benim size bir istirhamım olabilir mi Mehmet Bey?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...