Selamlar canlarım! (:
Söz verdiğim üzere 28 Nisan'da yeni hikayemizin ilk bölümü ile karşınızdayım! (: Hikayenin yayınlanma günleri perşembe olarak devam eder mi yoksa cumartesiye geçiş yapar mıyım henüz emin değilim. Ama haftaya kadar emin olacağım merak etmeyin. :)
Multimedia'daki şarkı bence baştan sona Karanlık Ruhlar'ı yansıtıyor. Bir dinleyin ;)
Keyifli okumalar!
***
1. Bölüm:
Gözlerini açtığı an derin bir nefes çekti içine. Lanet olası karanlık yine rehin almıştı ruhunu. Yine kapkaranlık gökyüzüne uzanan alevlerin dumanı dolduruyordu ciğerlerini de kesiyordu soluklarını. Lanet etti bir kez daha. Yaşadıkları, yaşayamadıkları ve tüm kayıpları için lanet etti! Gözlerini kapatıp uyku denen o lanet şey benliğini ele geçirdiği her an yaşadığı kâbuslar için lanet etti. Uykuya direnemeyen benliğine lanet etti. Aldığı nefeslere lanet etti. O aşağılık herifi hala bulamadığı ve intikamını alamadığı için lanet etti. Hayata ve ona dair her şeye lanet etti!
Bir hışım girdiği banyoda, soğuk suyun altında, tenindeki terden kurtulurken başını duvarlardan birine yaslamış, nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu. Yıllardır her sabah aynı şeyi yaşamaktan bıkmıştı artık ama ne yaparsa yapsın geçmişin karanlığı peşini bırakmıyor, boynuna doladığı ilmeği daha da sıkıyordu. Her geçen gün daha fazla, daha fazla...
Yumruk yaptığı elini duvara geçirirken kaçıncı kere olduğunu bilmediği bir lanet ve küfür savruldu dudaklarının arasından. Soğuk duvarlara çarpıp kulaklarına dolan sesi, üzerine dökülen sudan daha soğuktu. Ruhunu, benliğini donduruyordu.
Musluğu kapatıp çıktı duşa kabinden. Neredeyse bir oda büyüklüğünde olan banyoda duşa kabinin hemen sağında duvarın tamamını kaplayan, beyaz bir dolap vardı. Dolaptan aldığı havlulardan birini beline sararken diğeri ile saçlarını kurulayarak ilerledi, tam karşısında duran aynaya doğru. Islak ayakları buz mavisi, su geçirmez parkelerle kaplı zeminde izler bırakıyordu. Aynanın karşısına geçtiği an yüzünü incelerken buldu kendini. Yıllar içerisinde ne çok değişmişti her sabah karşılaştığı yüzü. O, annesinin öpüp okşadığı tatlı çocuk değildi karşısındaki, şimdi kendine bile yabancıydı...
Elini hafifçe çıkmaya başlayan sakallarının üzerinde gezdirirken geçmişin anıları acı acı çaldı kapısını bir kez daha. Babası banyoda tıraş olurken onu izlediği, büyüyünce ben de babam gibi tıraş olacağım, annem beni de öpecek yanaklarımdan sonra da dudaklarımdan öpecek. Bana ne işte öpecek!, diyerek babası ve annesi arasında mekik dokuduğu güzel ama hatırladığı her an acı veren anıları...
Gözlerini yumup derin bir nefes aldı. Kafasını hırsla iki yana kütletip çıktı banyodan. Banyo kapısının hemen yanında bulunan kapıyı açıp girdi kıyafet odasından içeri. Gözüne ilk çarpan siyah takımı ve gömleği alıp giydi. Kravatlarının bulunduğu çekmeceyi açıp oradan da siyah bir kravat çıkardı.
Kocaman odanın komple bir duvarını kaplayan aynanın karşısında gördüğü adam, ona göre sevgisiz, bomboş ve kimsesiz olsa da birçoğuna göre karşı konulmaz bir çekiciliğe ve güce sahipti. Masmavi gözleri, gördüğü an insanı içine çekiyor, özellikle kadınlar bakışlarındaki o girdaba kapılmaktan kendilerini alıkoyamıyorlardı. O gözler, hafifçe kısılıp da öfkeyle harlanınca dünyaları yakabileceğini düşündürse de aynı oranda olan soğukluğu ile iliklerine kadar dondurabiliyordu insanları. Genç adamın her daim sergilediği kendinden emin duruşu, gücün ve kontrolün kimin elinde olduğunu gayet net bir şekilde gösteriyordu herkese. Dimdik omuzları, 1.90'nın üzerindeki uzun boyuyla bir olunca daha da erişilmez bir his bırakıyordu insanın üzerinde. O, kapılması kolay ama elde edilmesi zor bir adamdı. O, nefret etmesi kolay ama savaşması, yenmesi zor bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...