Selamlar canlarım!
Bu bölümde Barlas'ın gerçeğine doğru ilerliyor olacağız. Bakalım neler düşüneceksiniz...
Keyifli okumalar!
***
6. Bölüm
Aymira, o günden sonra 10 gün boyunca yalnızca finalleri ile uğraşmış, hafta sonları da dahil olmak üzere sınav için fakülteye gitmek dışında odasından dışarı adım atmamıştı. Bir ara yaşlı kadına mesaj atıp kendisine ihtiyacı olup olmadığını sormak istemişse de telefonunu tüm o karmaşa yaşanırken dükkanda unuttuğunu çok sonra fark etmiş ama üzerinde durmamıştı. Ne de olsa Eylül müdire ve ihtiyardan başka kimse bir telefonu olduğunu dahi bilmiyordu.
O gün, son sınavından da çıkınca koşar adım çiçekçiye gitti. Günlerdir kadının çok yorulduğuna ve dükkanın da çok fazla kirlendiğine emindi. Yaşlı kadının sınavları hakkında soracağı sorularının hazır olduğuna emin olduğu gibi... Ancak, dükkana gelip de kapının kapalı olduğunu görünce şaşırdı, ama kimseye de bir şey soramadı. Yaşlı kadının herhangi bir şey almaya gittiğini düşünerek çantasındaki yedek anahtarı çıkarıp açtı dükkanı. İçeri girer girmez her zaman olduğu gibi çantasını ve üzerindeki ince hırkayı masanın yanındaki dolaba tıktı ve arka tarafta bulunan küçük tuvalete gidip viledayla fırçayı alarak geri döndü. Dükkan sanki uzun zamandır kapalıymış gibi ağır bir kokuya sahip olduğundan demir kapıyı ve masanın hemen sol tarafında bulunan küçük camı açtı. Her yeri güzelce fırçalamadan önce çiçekleri solmuş saksıları temizledi. Hemen ardından da yerlere saçılan toprakları ve ölü bitkileri büyükçe bir çöp torbasına tıktı. Yerleri sildi. En son masanın üzerindekileri toplayıp tozunu alacakken adının yazılı olduğu kağıdı fark etti. Titrek el yazısını hemen tanıdı ve kadının yapması gereken işleri sıraladığını düşünerek sonra okumak üzere pantolonun arka cebine tıktı, küçük kağıdı. Oysa okusaydı bilecekti orada bir dakika daha durmaması gerektiğini, tehlikenin yeniden etrafında dolandığını...
Genç kız, masanın tozunu almış, hemen ardından dükkanın demir kapısını örtmüş geri dönecekken arkasındaki kapı şiddetle geri açıldı. Hafifçe irkilerek geriye dönüp baktığında gördüğü adamlar bedenindeki adrenalin salgısını arttırmış, kalbi korkuyla çırpınmaya başlamıştı bile... Bulundukları küçücük dükkan, karşısındaki kocaman üç adam ile nefes alınması imkansız bir alan haline gelmişti. Solukları daha da sıklaşırken bir eli istemsizce kalbinin üzerinden boynuna doğru aldı. Gelmekte olan atağın farkındaydı ama şimdi sırası değildi! Bu adamların karşısındayken kontrolünü kaybedemezdi. Evet, müşterilerle ilgilenmek onun işi değildi ama şimdi sakin olup yaşlı kadın gelene kadar elinden geleni yapmalıydı. Kapıyı açış şekillerini düşünmemeliydi. Her müşteri kibar olmak zorunda değildi.
Kendini sakinleştirmek adına kaçıncı defa olduğunu bilmediği bir sefer daha 'Geçti, sakin ol Aymira. Sorun yok, sakin ol,' diye tekrar ederken, içten içe, adamlardan biri "Ooo bizim moruk yerine çok tatlı bir bebek bırakmış," deyip kendisine doğru gelmeye başlayınca, bilinçsizce geri geri gitti Aymira. Küçücük dükkanda ne kadar geri gidebilirdi ki? Birkaç adım sonra ayakları yerdeki saksıların arasına karışmış, duvarla buluşmuştu küçücük bedeni. Adam, üzerine doğru eğilirken gözleri donuklaşmış, sanki mümkünmüş gibi daha da yaslanmıştı arkasındaki duvara. Nasıl olduğunu anlayamadan yüzüne dokunmaya başlayan eli tutup ısırmaya çalıştı ama daha emeline ulaşamadan suratının ortasına patlatılan tokat ile yere kapaklandı. Yalnızca birkaç saniye sonra da kendinden geçmişti...
Kapıdan henüz girmişken kızın, yere düşüşünü gören adam, iri yarı adamının yanına gelip suratına yumruğunu geçirirken "Kimden izin aldın ulan! Sen ne bok oluyorsun da benim elime geçen kadına elini sürebileceğini düşünüyorsun!" dedi, hayvansı bir vahşilikle. Peş peşe indirdiği yumruklarının ardından adamın yüzü kan çanağına dönmüştü ama bu, hiç umurunda değildi. O, kanı severdi, gücü, acıyı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...