Bölüm 16: Part V: Mutluluk Gülüşündür ~~

944 64 138
                                    

Selamlar canlarım!

Yine bir perşembe günü birlikteyiz! <3

Bölüm ithafı canım Merve Nur'a. Hemen hemen her bölümü benimle birlikte en az on kere okuyan, her daim destekçim olan canım arkadaşım. Seviliyorsun :*

Keyifli okumalar!

***

Birkaç saat sonra Kumru, Azad ve Aymira mutfaktaki masada oturmuş kahvaltılarını ederlerken her biri kendi benliğindeki çıkmazlarda savruluyordu.

Aymira, Azad'la yaptıkları konuşmaları ve aldığı kararları düşünürken Azad, kızı yeniden korkutmadan bu kararını nasıl kabul ettireceğini düşünüyordu. Bir an sonra telefonunu eline alıp son zamanlarda hemen hemen yanından hiç ayrılmayan dostuna mesaj attı.

Datça'daki eve gidiyorum. Aymira'yı benimle gelmeye ikna etmemiz lazım.

Yalnızca birkaç dakika sonra geliyor cevap;

Tamam kardeşim hallederiz. Ben yoldayım zaten yanınıza uğrayacaktım. Beş dakikaya oradayım.

Tamam. Bekliyorum.

Tıpkı söz verdiği üzere beş dakika sonra evin ziline bastı, Yalçın. Kendi anahtarı da vardı ama kapıyı Azad'ın açmasının daha uygun olacağını düşünmüştü. Ama açılan kapının ardından göreceği surete hazırlamamıştı kendini... Bu defa sakin olacaksın aslanım, alt tarafı dostunun yanında çalışan, sıradan bir kız, diye telkin dahi edememişti Kumru'yu gördüğü her an ritmini kaybeden kalbini...

Genç kadın, yine tüm zarafeti, saflığı ve güzelliği ile tam karşısında duruyordu. Işıl ışıldı gözleri... Bu defa ofisteki halinden çok daha güzeldi. Yüzünde, o saf güzelliğini gölgeleyen tek bir makyaj ürünü yoktu. Dudakları kendi dolgunluğu ve pembeliğinde, koyu kahve gözleri ve gür kirpikleri kendi doğallıklarındaydılar. Ayaklarında, Aymira için alınan panduflardan biriyle sanki kendi evindeymişçesine bir rahatlık ve doğallıkla duruyordu karşında...

"Hoş geldiniz Yalçın Bey," diyen kadının sözleri çok sonradan ulaştı kulaklarına. "Azad çalışma odasında oraya mı geçersiniz siz de?"

Her ne kadar umursamaz davranmaya çalışsa da Kumru'nun minik kalbi çoktan heyecanın ve aşkın kurbanı olmuştu...

Genç adam, birkaç saniye daha izin verdi gözlerine. Kendisine böylesine soğuk mesafeli olan bu kadının, Azad'a olan yakınlığı yüreğini talan ederken sabret, dedi içinden, sabret...

Kumru olduğu yerde tedirginlikle sallanırken "Biz Aymira ile mutfakta olacağız. Size çay ya da kahve getirmemi ister misiniz?" derken buldu kendini...

Yalçın, her ne kadar bu kadının ellerinden zehir dahi olsa içebileceğini biliyor olsa da hâkimi olamadığı duygularına da yenilemeyeceğini, daha doğrusu yenilmemesi gerektiğini biliyordu.

"Şu anda ofiste değilsiniz Kumru Hanım. Böyle bir arzum olursa ben kendim mutfağa gelip istediğim şeyi alırım, siz dert etmeyin," dedikten hemen sonra içten içe kendine küfürler yağdırıp kaderine lanetler ederek Azad'ın çalışma odasına doğru yol aldı.

Ardında bıraktığı kadının gözünün kenarından süzülen o tek damla yaştan habersizdi. Masum kalbine sapladığı hançerlerden olduğu gibi...

Kumru, gözünün kenarından süzülen yaşı hırsla sildi. Alışmıştı ne de olsa yok sayılmaya, sevdiği adamın öfkesinin hedefi olmaya... Mutfağa, Aymira'nın yanına döndü. İlk etapta Azad'ı kırmamak için yapıyor olsa da artık kendisi de bu kızla yakın olmak, onun yeniden hayata tutunduğunu görmek istiyordu. Aralarında belki yalnızca bir iki yaş vardı ama Kumru, onu çoktan kalbinde minik kuzusu Elif'in yanına koymuş, ablalığını sermişti genç kızın önüne. Dolaptan yumurtaları ve sütü çıkarırken "Un, şeker, vanilya ve kabartma tozuna da ihtiyacımız olacak, nerede olduklarını biliyor musun?" diye sordu.

~~Karanlık Ruhlar~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin