Merhaba arkadaşlar,
Bu bölümü bayram haftası bekleyenleri mutlu etmek adına yayımlamıştım.
Ancak hem bölüm beklediğim okuma vb. değere ulaşamadığı hem de o zaman düzenleme şansım olmadığı için yeniden yayımlıyorum.
Bu defa 5000-6000 kelimelik bir bölüm olarak değil de parça parça düzenleyerek yayımlayacağım.
Keyifli okumalar!
~~
Part II ~~
Azad, her ne kadar Ateş Bey'e itiraz edememiş olsa da hemen İstanbul'a gidip Yalçın'a destek olması gerektiğini düşünüyordu. Zira kendisi Kumru için böylesine endişeliyken, içerisinde bulunduğu dört duvarın adeta üzerine yürüdüğünü hissediyorken Yalçın'ın ne hissettiğini düşünmek dahi istemiyordu...
Hiç tereddüt etmeden Aymira'yı kucakladı ve hızla otelden ayrıldı. Genç kızı ön koltuğa oturtup emniyet kemerini taktıktan sonra kendisi de şoför koltuğuna oturdu. Birkaç dakika başını direksiyona yaslayıp bekledi. Sakinleşmesi gerekiyordu, mantığıyla hareket etmesi, duygularına yenilmemesi gerekiyordu. Ama hem sevdiği kadının hem de kardeşim dediği kadının yaşadıklarını düşündükçe öfkesi harlanıyor, onu çileden çıkarıyordu. Nihayet gaza basıp oradan ayrılırken direksiyonu sımsıkı kavrayan parmakları beyazlaşmıştı.
Aymira, her ne kadar korkuyor olsa da hiçbir tepkide bulunmadı. Adamın içindeki savaşın farkındaydı. O, Kumru'yu kısacık bir zamandır tanıdığı halde onun için endişelenip üzülüyorken kim bilir Azad neler hissediyordu...
"Sizi yalnız bırakmamam gerekirdi. Aptallık ettim, duygusal davrandım. Hayatımda ilk defa mantığımı geride bırakıp hayatın akışına kapıldım ve şu başımıza gelenlere bak!
Aymira, Kumru'ya bir şey olursa.. ona bir şey olursa ben.. ben neye üzüleceğimi şaşırmış haldeyim! Kumru, Yalçın, Elif? Allah kahretsin!"
Aymira hala titreyen incecik parmaklarıyla sardı Azad'ın sağ omzunu. Bu yaptığına nasıl cesaret ettiğine kendi de şaşırmıştı ama genç adamın omzunu İki, üç kere sımsıkı sıkıp bıraktı. Sakin ol, demek istedi, sakin ol, her şey düzelecek...
Azad, omzuna dolanan incecik parmakların etkisine inanamadı. Küçücük bir dokunuş bir insanın ruhunda nasıl böylesine derin bir iz bırakırdı. Kırmızı işareti fırsat bilerek arabayı durdurdu, zira o ana kadar ne ışıklara dikkat etmişti ne de başka bir şeye. Aymira'nın minik elini avuçları arasına aldı.
"Söz veriyorum, ömrüm boyunca bir daha asla zarar görmene izin vermeyeceğim Aymira. Seni, canım pahasına koruyacağım ve Kumru'yu mutlaka bulup kurtaracağım."
Genç kız gözlerini derince kapayıp açarak onayladı genç adamı. İçinde bir yerde gizlice filizlenen aşkı, bu adama duyduğu güveni daha da şahlandırıyordu. Aymira, ömründe ilk defa birine hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde güveniyordu. Adamın avuçları arasında elini yavaşça kendine doğru çekti. Ellerini ve parmaklarını hızla hareket ettirerek "Biliyorum, teşekkür ederim. Şimdi lütfen sakin ol, biran önce eve gidelim ve neler olduğunu Ateş Beylerden öğrenelim." dedi.
Azad, başını belli belirsiz sallayıp önüne döndü ve bu defa biraz daha sakin bir şekilde arabayı çalıştırıp evin yoluna saptı.
Onlar yazlık eve döndüklerinde Ateş Bey çoktan otel görüntülerini Azad'ın mailine gönderilmesini sağlamıştı. Genç adam, Aymira'ya odasına çıkmasını söyledikten hemen sonra çalışma odasına geçip bilgisayarını açtı. Kumru'nun, üzerindeki bembeyaz elbiseyle baygın bir şekilde iri kıyım bir adamın kollarında otelden ayrılışını izledi, tekrar tekrar... Öfke ve çaresizlik tüm ruhunu sarmıştı. Hemen Ateş Bey'i aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...