Selamlar canlarım!
Bir perşembe akşamı yine birlikteyiz. Bu bölüm biraz.. zorladı beni açıkçası. Yazarken bazı yerlerde tüylerim diken diken oldu ama ne yazık ki gerçek olan şeylerden biri belki de bu defa kaleme aldığım. O yüzden özellikle son iki bölümdür inanılmaz acı çekerek yazıyorum her bir satırı...
Neyseee daha fazla uzatmadan sizleri bölümle başbaşa bırakıyorum.
Keyifli okumalar!
***
8. Bölüm
Aradan geçen bir hafta boyunca Aymira iyice içine kapanmıştı. Her fırsatta uyumuş, yataktan hemen hemen hiç çıkmamıştı. Adam, yanından ayrıldıktan sonra her defasında elinde kocaman bir tepsi ile geri gelmiş, genç kızı zorlamıştı bir şeyler yemesi için.
Aymira, önüne konan onlarca çeşit yemekten yalnızca üç beş lokma alabiliyordu. Günlerdir yedikleri toplansa bir öğün kadar dahi etmezdi ya çoğu zaman o üç beş lokmayı da geri çıkarıyordu. Midesi dahi kabul etmiyordu karşısındaki adamdan gelen hiçbir şeyi.
Adam, bedenine sahip olmadan önce banyo yapmasını istiyordu, genç kızdan. İlk seferinde belki yıkanmazsa iğrenir de kendisine dokunmaz diye düşünmüş o yüzden de yattığı yerden kalkmamıştı. Ama o, herhangi bir tepki de bulunmayınca Barlas, kızı zorla banyoya, kaynar suyun altına sokmuştu. Hayatı boyunca üşüyen ve sıcacık bir duşun hayalini kuran genç kız, üzerine dökülen her bir damla sıcak suda lanet ediyordu hayallerine ve o hayalleri tarumar eden hayatına... Suyun altında acıyla beklerken tek dileği, kapadığı gözlerini sonsuza dek bir daha hiç açmamaktı...
Son üç gecedir, adamın eve dönüşlerinden gece olduğunu tahmin ediyordu yalnızca, odaya elinde kocaman bir tepsi ile girmek yerine kendisine sevdiği yemekleri soruyordu adam. Genç kız, herhangi bir cevap vermese de kendi elleri ile yaptığını söylediği yemekleri odaya getiriyor ve yemesi için ona yardım ediyordu. Hatta bazen kendi elleri ile yediriyordu.
Yüzüne dökülen saçlarını parmak uçları ile geriye atan, zaman zaman kendisine soluksuzca bakan ve sanki bir şeyleri çözmeye çalışırcasına çatılan kaşları ile hayatı boyunca gördüğü en normal insanmış gibi geliyordu, o anlarda... Ama banyoda, yatakta ve hatta zorla kapatıldığı odadaki hemen hemen her yerde acımasızca bedenine sahip olan bir vahşiydi bu adam!
Genç kızı, mis kokulu küvetlerde yıkaması, vücuduna türlü kremler sürmesi, saçlarını büyük bir özen ve ciddiyetle taraması, örmesi ve daha birçok şey önemsizdi. Çünkü o, yalnızca bedenine değil, ruhuna da tecavüz etmişti Aymira'nın. Her defasında geçmişin karanlık kollarına göndermiş, acımadan hem ruhunu hem bedenini parçalara ayırmıştı. Her defasında bedenindeki ve ruhundaki sızılar birbirine karışmış ama kazanan hep ruhu olmuştu. Cehennemle tanışan bedeni, daha fazlasını umursamazken ruhu, her nasıl oluyorsa her defasında bir bakire gibi sızlanıyor, acı ile yüzünü buruşturup en son kanlı gözyaşlarını akıtıyordu... Gözlerinde canlanan görüntüde kızıl saçları perişan bir halde önüne dökülen, üzerinde, kırmızı ve siyah lekelerin birbirine karıştığı bir elbise ile gözaltları morarmış, bilekleri kesilmiş, kolları ve bedeni izlerle dolu bir haldeydi. Bu görüntü, ruhunun, zihnindeki görüntüsünden başka bir şey değildi! Her sabah, bembeyaz elbisesini üzerine geçirip saçlarını atkuyruğu yapan ve umutla tebessüm eden ama her gece aynı cehenneme salınan zavallı, ahmak ruhu...
Düşüncelerin kollarında boğulurken açılan kapının sesi ile tüm bedeni gerildi bir kez daha. Adam, kendi gözlerine eş koyu kahve gözlerini bir an olsun üzerinden ayırmadan kocaman adımları ile kendisine doğru gelip elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktıktan sonra yatağın kenarına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...