Selamlar canlarım! (:
Görüşmeyeli nasılsınız bakalım? Ben deli heyecanlıyım!! Çünküüü canım annem yarından sonra dönmüş olacak köyden, çok şükür... Valla çok özledim hatunu!
Neysee evet tabi ki de her perşembe olduğu gibi yeni bölümle geldim! :) Bu bölümden sonra olaylar daha da hızlanacak ve gönüllerimizin efendisi AZAD daha çok ön plana çıkacak!
Keyifli Okumalar!
***
11. Bölüm
Geçmişin cehenneminde, savrulurken omuzlarına konan eller karanlık gökyüzündeki kapkara bulutları dağıtsa da yaşadığı ana dönmek bambaşka bir karanlığın habercisiydi, onun için. Olduğu yerde kafasını manasızca sağa sola salarken kulağına fısıldayan o ses, anladığı bir şekilde sıcacıktı. Belki aklının bir oyunuydu ama hayatında ilk defa şefkat denen o şeyin tınısını duyuyordu, acı çığlıkların meskeni olan kulakları.
"Hadi kızım, kendine gel de çıkarayım seni buradan. Hadi babacım bak kendine gelmezsen olmaz. Bu halde çıkaramam seni kapıdan. Kurtulmak istiyorsun dimi buradan? Hadi kalk..."
Ve daha nicesiydi kulaklarına çalınan ama kelimelerin bir anlamı yoktu Aymira için. O an tek odağı o sesti. Sıcacık, şefkat ve güven aşılayan bir tılsım gibiydi. Yaşlarla bezeli gözlerini zorlukla açıp baktı karşısındaki adama. Kahvenin en açık tonunu barındıran o gözler, anlamını çözemediği bakışlarla perçinlenmişti gözlerine. Hayatında ilk defa, asla ne olduğunu idrak edemediği ama okuduğu kitaplarda sıklıkla karşılaştığı, güven dedikleri o duyguyu hissederek bıraktı kendisini karşısındaki adamın kontrolüne. Başı, adamın omuzunun üzerine düşmüş, iki yanında duran elleri sımsıkı sarmıştı üzerindeki gömleği.
'Bırakma,' diyordu, Aymira.Yıllar sonra hayatında ilk defa birine güveniyor, 'Bırakma beni, kurtar!' diye haykırıyordu, ruhunda yankılanan çığlıklarıyla.Mehmet, omuzlarına yüklenen küçücük yükün altında ezildiğini hissetti ruhunun. Belliydi ki bu küçük kız çok kötü şeyler yaşamıştı. Hayatın ağır yükünü omuzlamıştı küçücük bedeni ve artık dayanamıyordu. Ondandı belki de kendisine uzatılan ele böyle çaresizce tutunması... Onun için gelecek güzel günlerin daha güzel olacağını biliyordu Mehmet. Bu bilinçle sımsıkı sardı genç kızın belini.
Kapının önüne geldiklerinde her ne kadar içten içe endişe ediyor olsa da dik duruşunu hiç bozmadan ilerledi. Karşılarına çıkan adamlara tek kelime etmeden dik dik baktı. Bu durumdan nefret etse de yıllardır, içerideki şerefsize her akşam bir kadın getirir ve ertesi sabah bir harabe ile ayrılırdı bu evden. O yüzden kimse de ona laf etmeye cesaret edemezdi. Ama yine de azımsanamayacak bir korku yer etmişti içinde Mehmet'in...
Kolları arasındaki bu küçük kız tersti Barlas'ın düzenine. O şerefsiz, asla bir kadını iki gece almazdı yatağına. Şimdi ne olmuştu da bu kızı göndermemişti, kendisinden başka birini getirmesini isterken bile kızın kalmasını istemişti bilemiyordu ama emindi, Azad, bu bilinmezi de çözecekti.Kızı, yolcu koltuğuna oturtup emniyet kemerini taktıktan sonra kendi tarafına geçerken kolunda hissettiği temasla yaşından beklemedik bir çeviklik ile geri dönüp karşısındaki adamın kolunu büktü. Adamın attığı ani çığlığa aldırış etmeden ve gözlerinin arasındaki teması bir an olsun koparmadan "Hayrola!" dedi. Ağzından çıkan bu tek kelime anlayana çok şey ifade ediyordu ki bahçedeki diğer adamlar da hemen yanlarına gelip "Tamam Mehmet abi, bırak. Yeni bu daha, tanımıyor seni," diyerek adamı alıp götürdüler. Taviz vermez bir sertlikle bindi arabaya. İçten içe Barlas'ın kadınla harcayacağı zamanın daha uzun olmasını ve bir an önce oradan uzaklaşabilmeyi dilerken diğer bir yanı içerideki gencecik kadın için de sızlıyordu. Ama lanet olsun ki düzeni bozuk bu dünyada şerefsizden ve ezilen zavallı kadınlardan daha bol bir şey yoktu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
General FictionRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...