Selamlar canlarım! (:
Araya bir şeyler sokmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. :)
Keyifli okumalar!
***
Barlas, damarlarında gezinen öfkenin harıyla yanıyordu! Odayı yıkıp adamı o göçüğün altına gömmemek için kendini zor tutuyordu. "Yarın sabah!" derken adamın ikinci bir defa yüzüne bakma gereği dahi duymamıştı. Oradan çıkıp Mehmet'in evi olduğunu bildiği yere doğru yol aldı. O ihtiyarın biraz aklı varsa çoktan şehri terk etmiş olurdu. Yoksa Barlas onu bizzat cehenneme yollamaktan zevk duyacaktı.
Part 2:
Aynı saatlerde Azad, Mehmet'in karısını çoktan evden uzaklaştırmış, Ateş Bey'in yanına fazladan beş koruma daha vererek evden ayrılacaktı ki karşısına geçip "Artık konuşmamızın zamanı gelmedi mi oğlum?" diyen adamın sesiyle kalakaldı.
Kendini toparlayıp "Neyi, konuşmamızın ihtiyar," deyip tebessüm etmeye çalışsa da bu konuda çok başarısız olduğunun farkındaydı.
"Kaç senedir tanıyorum seni ben Azad. Beni de mi kandırdığını sanıyorsun oğlum?" derken kırgınlık doluydu Ateş Bey'in sesi.
"Daha neler ihtiyar o ne demek?" dese de aslında senelerdir her şeyi iyi bir şekilde sakladığına inanıyordu, Azad. O yüzden adamın bir şeylerden şüphelendiğini düşünmek bile istemiyor, kabul edemiyordu. İçten içe bu sorgunun sebebinin bambaşka bir şey olmasını umut ediyordu.
"Ne demek olduğu ortada oğlum. Geç odama da konuşalım," dedikten hemen sonra geri dönüp "Yeliz Hanım siz misafirimizle ilgilenin lütfen. Bir Türk kahvesi yapıverin kendisine," diyerek kadınları da göndermiş oldu.
Yeliz Hanım, yılların vermiş olduğu yakınlıktan sebep anlamıştı Ateş Bey'in amacını. "Tabi Bey'im," derken çoktan girmişti yanında duran kadının koluna.
Azad, sessiz adımlarla takip etti yaşlı adamı. Çalışma odasına girmek için son adımını atarken farkında olmadan tuttu nefesini. Bedeninde gezinen gerginlik neredeyse somut bir hal almıştı. Koyu renk, kadife kumaşla kaplı üçlü koltuğa oturup Ateş Bey'in, geniş masasının ardındaki sandalyesine oturmasını beklerken sol bacağının titremesine engel olamıyordu...
Ateş Bey, Azad'ı şaşırtarak genç adamın hemen yanına oturdu. Çalışma masasının hemen karşısındaki bu geniş koltuk ve iki adet tekli koltuk çok severek aldığı bir takımdı. Dilerdi ki hep güzel kararları alsın bu odada. O yüzden her şeyini severek bizzat kendi seçmişti...
Ateş Bey yanına oturduğu an içindeki huzursuzluk çoğaldı Azad'ın. İhtiyar kendi koltuğunda oturmak yerine yanına oturmuş olsa da Azad için yeteri kadar alan vardı ama o an içinde bulundukları o ferah, kocaman odanın küçücük bir alana döndüğünü hissetti genç adam. Yıllardır kendisi için her şeyi yapan bu adamdan bir şeyler saklıyor olmak zaten zorken bir de onun her şeyi öğrendiğini düşünmek telaşa kapılmasına neden oluyordu.
Ateş Bey, genç adamın yanına oturduktan sonra elini tedirginlikle titreyen bacağının üzerine koydu. "Sakin ol oğlum. Merak etme seni hiçbir şey için suçlamadım, suçlamam. Ama şimdi oturup her şeyi konuşacağız ve ne yapılacağına birlikte karar vereceğiz. Yoksa bu kapıdan bir adım öteye gitmene izin vermem," dedi babacan bir tonlama ile.
Azad, dönüp yüzüne bakamadı adamın. Senelerdir nasıl da büyük bir sabır göstermişti ona, nasıl sahiplenmişti de kendisi bir türlü karşılık verememişti bu kocaman yürekli adama ya hep mahcup ve ezikti bir yanı. Şimdi bir de sakladığını sandığı tüm gerçeğini öğrenmişti öyle mi? Bir daha nasıl bakacaktı bu adamın yüzüne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Karanlık Ruhlar~~
Ficción GeneralRuhlarla ilgili bir hikaye değildir. Hikayede tecavüz, darp vb. (+18) içerik yer almaktadır. Yaşınız uygun değilse okumayınız. Tanıtım: Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tan...