Bölüm 14: İntikam Soğuk Yenen Bir Yemektir - Part I~~

1.5K 83 35
                                    

Selamlar canlarım! 

Evet, Havin'e yoğunlaştığımı ve Karanlık Ruhlar'ı yazmaya pek fırsat bulamadığımı söylemiştim ama kısa da olsa bir bölüm yazmışken sizlerle de paylaşmak istedim. :) 

Bölüm ithafı yarın doğum günü olan, çok değerli dostum Zeynep Işıklar'a bookstealer iyi ki doğdum meleğim, nice güzel, mutlu ve huzurlu yılların olsun. Seviliyorsun çokça! ❤❤

Keyifli okumalar! 

***

14.Bölüm

Aradan geçen üç saatin sonunda Azad, defalarca kere ofisini baştan sona turlamış, sayısız kere telefonunu kontrol etmiş, en son dayanamayıp tuttuğu adamlara ve korumalarına Savaş'ı yakalatmıştı ki Barlas'tan mesaj geldi.

"Merhaba Azadcım. Eminim beni görmek için sabırsızlanıyorsun, merak etme ben de senin gibiyim. Hımmm acaba Mehmet denen o yavşak da yanında mıdır? Seni ve o küçük sürtüğü bana getirebilir mi? Yoksa çoktan korkup kaçtı mı?"

Azad, mesajı okuduktan sonra telefonu fırlatıp atmamak için zor tuttu kendini. Sorar gözlerle kendisine bakan Yalçın ve Ateş Bey'in yüzlerine bile bakmadan sıraladı küfürlerini. "Siktiğimin şerefsizi! Alay ediyor benimle! ElinE koz verdim bir kere! O şerefsizin güçsüz olduğumu düşünmesine sebep oldum ya şimdi alay ediyor tabi benimle!"

Yalçın, Azad'ın elinden bir hışım aldığı telefondan mesajı okurken, genç adama hak verse de Azad'ın bir anlık öfke ile hata yapmasından ölümüne korkuyordu. Ateş Bey ile göz göze gelince anladı adamın duruma müdahale edeceğini ve sesini dahi çıkarmadan geçip oturdu çalışma masasının önündeki koltuklardan birine.

Sabahtan beri Azad'ın gazabından kurtulamamış olan sehpalar, sandalyeler bir kez daha yere çalındılar. Yumrukları ve tekmeleri bir kez daha indi duvarlara, bir kez daha ve bir kez daha...

Ateş Bey, Azad'ın yorgunluktan bitap düşmesini bekledi sabırla. İçi kanasa da bekledi, bekledi ki genç adam içinde ne var ne yoksa döksün. Ağzından bir kez olsun kötü söz duymadığı oğlu bilmediği küfürleri savururken düşmanına, bekledi ki nefretini sonuna kadar kussun...

Ne zaman sonra üstü başı darmadağınık bir halde çöktü duvarın dibine ve o an farkına vardı Ateş Bey'in önünde ettiği lafların. Utançla eğdi başını önüne ama baba bildiği izin vermedi.

Yüzünü avuçları arasına aldığı oğluyla göz göze geldi Ateş Bey. "Bir daha asla başını önüne eğdiğini görmeyeceğim Azad! Sen, benim oğlumsun, başın hep dik duracak!" dedi, tane tane, her kelimenin üzerine tek tek basarak.

Bilinçsizce başını yukarı aşağı salladı genç adam. Neyi onayladı, saatlerdir ne yapıyordu hiçbir fikri yoktu. Gözlerini yumup bekledi bir süre. Zihni boşalsın, bedeni durulsun istedi. Soluk alıp verişleri kısmen normale dönünce geçip oturdu Yalçın'ın oturduğu tekli koltuğun karşısına. Telefonunu eline alıp mesajın geldiği numarayı aradı. Psikopat herif, hemen hemen her gün telefon numarasını da değiştiriyordu ya o an dua etti Azad, bu numarayı hala kullanıyor olsun. Ama elbette beklediği olmadı! Aradığınız numaraya ulaşılamıyor diyen o sesin sahibini binlerce kere katletti zihninde.

Ateş Bey, genç adamın omuzuna koyduğu elini sıktı hem de öyle bir sıktı ki Azad, dudaklarından dökülen isyanına engel olamadı. Şaşkınlıkla dönüp baktı adama.

"E yeter ama! Susayım dedikçe zıvanadan çıktın sen oğlum. Bırak şu telefonu da kendine gel. Böyle mi çıkacaksın düşmanının karşısına? Bekle, bir kez mesaj attığına göre bir kez daha atacaktır, sen de hemen arar bildiğimiz bir yere çağırırsın. Elbette kabul etmez! Kalkmasın o kaşın ve açılmasın ağzın bir daha. Ne diyorsam dinleyeceksin sonuna kadar."

~~Karanlık Ruhlar~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin