Dertleşme - Alıntı

436 26 15
                                    

Selamlar arkadaşlar!

Öncelikle bölüm geldiğini düşünerek buraya gelenlerden özür dilerim ama bu hafta yeni bölüm yok. Sebebi ise artık içimde bir yerlerde yazmak için yeşeren hevesimin sürekli kırılması. Uzunca bir süredir hem Havin'e hem de Karanlık Ruhlar'a her hafta düzenli bir şekilde bölüm getirebilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ancak yine de her iki hikayemde de bir türlü istediğim okuyucu sayısına ulaşamıyorum. Varolan okuyucuların üzerine sürekli yeni gelen okuyucular da oluyor, ardarda okunup oy verilen bölümlerden bunu fark edebiliyorum. Ama gelin görün ki eski okuyucularımdan ne bir oy ne de bir yorum var... Sorunun ne olduğunu anlayamadığım için çözemiyorum da. O yüzden bana bir akıl vermenizi rica edeceğim, nasıl ilerlemem gerekiyor? Eskisi gibi oyların yorumların sohbetlerimizin olması için ne yapmalıyım?

ALINTI:

Yatağında uzanmış, sırtı kendisine dönük bir şekilde koltuğunda oturan adamı izliyordu Aymira. Nefes alıp verişlerini duyacak kadar yakın ama uzanıp tutamayacak kadar uzaktı bu adam kendisine. Yıllar içinde, yerini unuttuğuna yemin edebileceği, yalnızca damarlarında dolanan kanı pompalayan kalbi bu adamın karşısında zorla kafese kapatılmış bir güvercin gibi atıyor ve her defasında çeperlerine vuruyor, kaburgalarını zorluyordu.

Yıllar içinde biriktirdiği tüm sözleri özgürlüklerini ilan etmek istiyordu. Her şeyi, en başından beri, daha küçücük bir çocukken yaşadığı o korkunç anlardan itibaren her şeyi anlatmak, ruhundaki parçaları adamın önüne sermek istiyordu.

Yıllar içinde biriktirdiği tüm gözyaşlarını dökmek istiyordu. Ağlamak, sanki daha önce hiç ağlamamış ve sonsuza dek de hiç ağlamayacakmış gibi ağlamak, içindeki yaralara bastığı tuzlu gözyaşlarından kurtulmak, yaralarına iyileşme şansı vermek istiyordu.

Yıllar içinde biriktirdiği tüm korkularını salmak istiyordu. Benliğini saran karanlığı haykırmak ve bu adamın gölgesine sığınıp onlardan kurtulmak, aydınlığı kucaklamak istiyordu. Yüreğinde korkunun kol gezmediği, huzur ve mutluluk dolu uykularla başlayan gecelerini, aydınlık sabahlarla kavuşturmak...

Ama.. ama bazen insanın istediklerini elde etmesinin imkanı yoktu. Kendisine acıyan ve o yüzden de yanından ayırmayan, merhametli bir adamdı Azad. Ona içindeki her şeyi döküp kendisine daha da fazla acımasına ve bir sığıntı gibi hayatında yer edinmeye devam edemez, tüm bunları kabul edemezdi. En kısa sürede toparlanıp kendi hayatına dönmek zorundaydı. Bu düşünceyle istemsiz, eğreti bir tebessüm belirdi genç kızın dudaklarında. Kendi hayatı... Ne kadar da boş ve iğrenç bir sahiplikti. Gerçekten o hayata geri dönmek istiyor muydu? Daha doğrusu dönmekten nefret ettiği o hayata, devam edebilir miydi? Bu adam böyle işlemişken içine, buz mavisi gözleri ile aydınlatmışken yüreğini yeniden o korku dolu, acımasız hayata dönebilir, eskisi gibi güçlü durmaya çalışabilir miydi?

Hiç sanmıyordu! Ama ne önemi vardı ki? Kendisine ait olmayan bu hayata ne kadar devam edebilir ve Azad'ın, Mehmet Bey'in ve Ateş Beyin merhametini daha ne kadar kullanabilirdi?

O, zaten hayatı boyunca hep yalnız değil miydi? İnsanoğlu rahatı, sevgiyi, güveni ve merhameti nasıl da bir anda benimseyebiliyor, sanki yıllardır hep onunmuş gibi hissedebiliyordu? Oysa o, bunların hiçbirine sahip değildi. Belki Eylül Hanım sayesinde biraz olsun değer verilmenin ne demek olduğunu hissetmiş olabilirdi, ama... Her ne olursa olsun mutlak bir güven duygusuyla sarılmamıştı. O buz mavisi gözler ile karşına kadar... O gözler ömründe ilk defa ruhuna dokunulduğunu hissettirmişti genç kıza. Yeniden karanlıkla kucaklaşırken beline dolanan güçlü kollar, tutunacak bir dalı olduğunu hissettirmişti. Elbette, bunların gerçek olmadığının, zavallı aklının ve sevgisiz kalmış kalbinin kendisiyle oynadığının farkındaydı! Öfkeyle dişlerini sıkarken uzandığı yatakta tem tersi tarafa dönüp üzerindeki örtüyü kafasına kadar çekti. Bilmediği bir anda gözlerinden süzülmeye başlayan o lanet yaşları öfkeyle sildi ama sanki elleri hiçbir işlev görmüyormuş gibi tekrar ve tekrar ıslanıyordu yanakları. Dudaklarının arasından kaçan hıçkırığa engel olamazken yüzünü kaplayan ellerini yumruk yapıp dişlerini geçirdi. Sarsılmaya başlayan omuzlarını adamın fark etmemesi için dualar ederken bir an sonra hiç düşünmeden ayrıldı yataktan ve koşarak banyoya gitti. Kilitlediği kapının ardından olduğu yere çökerken o, ardından acıyla bakan adamdan habersizdi. Dudaklarının arasından kaçan hıçkırıkları duyarak kapının eşiğine kadar gelmiş, yumruk yaptığı elleri ile içeri girmemek için kendiyle savaşan adamdan habersizdi. O hırsla gözlerinden akan yaşları silerken, gözlerinden öperek o yaşları kurutmak isteyen ve kapıya alnını dayamış, onu sararcasına yaslandığı kapıya aralarında engel olduğu için lanet eden adamdan habersizdi...

**

Sevgilerimle,

Myreal Aslı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 23, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~~Karanlık Ruhlar~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin