17. Bölüm: Part III ~~

736 50 0
                                    

Selamlar canlarım! 

Biliyorum çok ama çok uzun zamandır bölüm bekliyorsunuz. Yani umarım hala benimlesinizdir ve bekliyorsunuzdur. 

Öncelikle yaşanan gecikmeden dolayı hepinizden gönülden özür diliyorum. Bir süre önce işe başladım ve kaldığım lojmanda internet yok. Telefonumda da bazı problemler olduğu için sosyal medya paylaşımlarım bile yok denecek kadar az. Aynı anda iki iş yaptığım için de ne yazık ki yazmaya vakit bulamıyorum. O yüzden bir sonraki bölümün ne zaman geleceği konusunda net bir şey söyleyemesem de sizleri yeni bölüm ile baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalar!

***

Kahvaltıdan sonra Azad, Kumru ve Aymira Eski Datça'yı gezerlerken Yalçın da onlara katıldı. Taş evler, duvarlarda ve yerlerde yer alan nazar boncukları, el yemeği takılar, süs eşyaları, mis kokulu rengârenk çiçekler... Birçok güzelliğin yer aldığı bu küçücük yer huzur doluydu. Kumru, heyecanla Elif için birkaç takı alırken Aymira, yüzünde kırık bir tebessümle kadını izliyordu. Elif'in ne kadar şanslı olduğunu düşünüyor, hayatında kendisini Kumru'nun Elif'i sevdiği gibi sevecek birinin var olması için dualar ediyordu...

Azad, Aymira'nın üzerinden bir an olsun gözlerini ve dikkatini ayırmadığı için genç kızın buruklaşan tebessümünü de fark etmişti. Aymira'nın, Kumru'yu izlediğini fark edince de düşünmeden harekete geçti. Yeşim taşından yapılmış boncuk bir bileği alıp Aymira'nın karşısına geçti. Elini genç kıza uzatarak "Elini uzatabilir misin Aymira?" diye ricada bulundu.

Aymira, ne yapacağını bilemez halde etrafına bakınırken Kumru'nun tatlı bir tebessümle kendisine bakıp onayladığını görünce ürkekçe uzattı elini.

Azad, bilekliği kızın koluna takarken ellerinin titrediğini hissettiyse de sebebini sorgulama işini sonraya bıraktı. Kızın bembeyaz teninde yeşil boncukların parıltısı görülmeye değerdi. Belki küçük bir hediyeydi ama Aymira'nın yüzünde beliren o utangaç ve minnet dolu tebessüm paha biçilemezdi...

"Umarım bu bileklik sana şans getirir ve bundan sonra her şey dilediğin gibi olur Kızıl."

Aymira, yerinden sökülecekmişçesine bir hızla atan kalbine anlam veremezken belli belirsiz bir şekilde başını salladı. İçinden dökülmek için sıraya giren o kadar çok sözcük vardı ki... Teşekkür etmek, hayatı boyunca aldığı en güzel ve en anlamlı hediye olduğunu söylemek, bu adamın karşısına çıkmış olmasının hayatının mucizesi olduğunu düşündüğünü söylemek, hala bileğine sarılı olan o elin ömür boyu kendisini sımsıkı sarmasını istediğini söylemek...

Kumru araya girip, "Ya çok yakıştı ama! Yeşim taşının özelliğini biliyorsun dimi Aymira? Bu taş Çin için bir tılsım haline gelmiştir ve iyi şansı simgeler. Çok anlamlı ve güzel bir tercih olmuş. Aferin Azad Bey!" diyerek her ikisini de bir şey söyleme zahmetinden kurtardı.

Azad ise bu fırsatı iyi bir şekilde kullanıp aynı raftan bu defa Pembe Kuvars yani aşk taşından yapılan bir bileklik aldı.

"O zaman bu da sizin için Kumru Hanım," diyerek genç kadının bileğine geçirdi.

Kumru, Yalçın'ın değişen yüz ifadesinden adamın taşın simgelediği anlamı bildiğini anlayarak "Hadi ama Azad, bu çok kötü bir itiraf yöntemi oldu," dedi. Amacı, ortamı yumuşatmak, olayı şakaya çevirmekti.

Azad ise, Yalçın'ın daha da damarına basmaya niyetliydi. "Kötü mü? Hadi ama korkaklık edip saklamaktan iyidir."

"Bırak zevzekliği hadi Elif için aldıklarımı da paketleyelim de başka yerlere gidelim. Hem susadım ben ya bir şeyler içmeye niyetiniz yok mu sizin?"

~~Karanlık Ruhlar~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin