17. Bölüm Part V ~~

422 32 20
                                    

Merhabalar arkadaşlar,

Öncelikle önemli bir duyurum olacak. On Yedinci bölümün birazdan okuyacağınız son kısmını yazarken hikaye ve kurguda birçok hata ve eksiklik olduğunu fark ettim. Bir kısmını düzenledim ama hala yapmam gereken çok fazla şey. Tüm bölümleri düzenledikten sonra tekrar yayınlar mıyım yoksa bu şekilde devam edip bir finale bağlar mıyım henüz karar verebilmiş değilim. 

Yine de sizleri daha fazla bekletmemek adına yazdığım bu bölümü paylaşmak istedim. 

Sizler de görüşlerinizi paylaşabilirseniz çok sevinirim.

Keyifli okumalar!


***

17. Bölüm : Part V ~~

"Senden gelen her türlü acıya razıyım ben Yalçın," derken dudakları sevdiği adamın şah damarındaydı. Ah en büyük arzusuydu aşk olup da akan kanına karışmak, tüm benliğine hâkim olmak...

Bu küçücük dokunuş son damlaydı. Daha fazla direnmesinin imkânı yoktu. Kadının minik yüzünü avuçlarının arasına alıp son verdi hasretine. Onu gördüğü o ilk andan beri başka bir arzusu, hayali yoktu. Bu kadın onun olmalıydı! Onu uyarmış, kaçmış, son çare içindeki tüm öfkeyi kusmuştu. Yine de ne onu içinden atabilmişti ne de kadını bu gece buraya gelmekten alıkoyabilmişti. O halde yaşayacaktı Yalçın. Allah'ın lütfu mu yoksa laneti mi olduğunu bilemediği bu geceyi ne pahasına olursa olsun yaşayacaktı!

Kumru, ömrünün dönüm noktasında olduğunun farkındaydı. Tıpkı yaşayacağı bu geceden sonra bu adama uzak olmasının imkânsız olduğunun farkında olduğu gibi. O yüzden, sevdiği adamın dudaklarının dudaklarını bulduğu o an, ant içti, bu adam her ne pahasına olursa olsun onun olacaktı, sonsuza dek onu yaşayacaktı!

Kollarını adamın boynuna dolayıp öpüşüne daha da büyük bir derinlik ve yakınlık kattı. Parmakları, aylardır hayalini kurduğu gibi kavradı adamın kumral saçlarını. Kokusunu soludu tekrar tekrar. Ah! En büyük acısı ve en büyük yarasıydı bu adam ve Kumru bile isteye tuz basıyordu yarasına, kabuk tutmasına izin vermiyor, her defasında tekrar tekrar kanatıyordu...

Yalçın, kavuştuğu dudaklardan bir an olsun kopmak istemese de fani bedeninin isyanına karşı koyamadı. Bir nefes yalnızca bir nefeslik bir aradan sonra tekrar buldu sevdiği kadının dudaklarını. Dudağının kenarından boynuna uzandı. Kulağının tam altına sevgi dolu bir öpücük kondururken kokusunu soludu. Bahar gibi kokuyordu, Kumru. Misler gibi...

Genç kadın daha fazla dayanamadı. Kalbi çeperlerini yumrukluyor, solukları kesiliyordu. Adamın yüzünü kavradı, titreyen elleriyle. Bilmiyordu, karşısındaki adamın ellerinin de titrediğini, Yalçın'ın kendisini acemi bir yeni yetme gibi hissettiğini. Dokunmayı, sevmeyi, sevilmeyi hiç bilmediğini... Ömrünce hiç sevilmemişti ki Yalçın. Elbette onun da kendince bir ilk aşkı, liseli heyecanı ve hatta evleneceğim kadın dediği deneyimleri olmuştu olmasına ama hiç sevilmemişti, Yalçın. Yalnızca işi ve bulunduğu cemiyeti düşünen, çocuklarını birer iş anlaşması gibi gören ve o şekilde yetiştiren, duygudan yoksun, sevginin ne olduğunu bilmeyen anne babaların yetiştirdiği o zavallı çocuklardan biriydi, o da sevdiğini zannettiği tüm o kadınlar da...

Çok nüfuzlu bir ailenin oğluydu Yalçın. Hayatı boyunca istediği her şeyi elde etmişti. Hatta birçok şey daha o istemeden oluvermişti. Mürebbiyeler, özel okullar, özel arabalar, yurtdışı eğitim programları, seminerler... Babasının idealist oğluydu, Yalçın. En büyük projesi!

Savcı olacaktı, olacaktı ki babası yaptığı tüm yolsuzlukların üzerini rahatlıkla kapatabilsin. Karşısına çıkan herkesi korkutabilsin. Benim oğlum, savcı diye ortalıkta gerim gerim gerilip borusunu öttürebilsin. Oysa genç adam, yıllarca babasının bir kahraman olduğunu düşünmüş, için için asla babasının istediği gibi mükemmel bir adam olamayacağına kendini inandırmıştı. Babası, hiçbir şeyi yokken yıllar içerisinde kendisi için bir krallık inşa eden kahramandı, onun için. Ama ne yazık ki gerçekler acımasızdı. Babasının yaptığı pislikleri öğrendikçe paramparça oldu, Yalçın. Hırçın, kimsesiz, yitik...

~~Karanlık Ruhlar~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin