Sessizce karanlığı seyre dalmışlardı. Ne Salman tek kelime etmişti ne de Neha... İkisi de susmayı tercih etmişti. Bir süre sonra Neha artık gitmesi gerektiğinin farkına varmıştı. Çantasından telefonunu çıkardı. Taksi çağırması gerekiyordu. Hay aksi! Telefonu kapalıydı. Şarjı bitmiş olamazdı değil mi? Gün boyu hiç uğraşmamıştı ki bitmesi imkansızdı. Aklından geçen şeyle durdu düşündü bir saniye. Evet, gün boyu hiç uğraşmadığı gibi şarjına da dikkat etmemişti. Bir umut tekrar açmaya çalıştı. Boşa çabalıyordu. Telefonunda tek bir hareketlenme yoktu. Sıkıntıyla iç çekti. Ne yapacaktı şimdi? Neha ne yapacağını düşünürken Salman onun kıpırdanmasını fark etmişti. Ne yaptığını tam olarak anlamasa da bir sorun olduğunu anlamak zor değildi. Yine de herhangi bir şey sormadı. Neha'nın konuşmasıyla daldığı sessizlikten çıkmıştı.
"Rica etsem buraya bir taksi çağırır mısınız? Telefonumun şarjı bitmiş "
"Arabam biraz yukarıda sizi bırakabilirim"
"Hiç gerek yok taksi çağıra bilirseniz yeterli"
Tabii ki daha yeni tanıştığı bir adamın arabasına binmeyecekti. Hem de bu saatte. Adamı tanımıyordu bile. Tamam, adamın güven veren bir havası vardı ama sonuçta tanımıyordu adamı. Salman usulca çıkardı telefonunu. İnternetten en yakın taksi durağının numarasını bulduktan sonra arama yaptı. Kısa bir konuşma yaptıktan sonra kapadı telefonu.
"Yarım saat sonra burada olacakmış"
"Çok teşekkür ederim gerçekten"
Kadının ayaklarına takıldı gözleri. Kıyafetine bakılırsa o da düğünden geliyordu. Birden aklına gelen şeyle sessizce güldü. Acaba damat beyde onu mu terk etmişti? Kaderleri aynı mıydı yoksa? Yok artık diyerek kendine gelmeye çalıştı Salman. Merakına yenik düşerek sordu.
"Düğünden dönüyordunuz herhalde?"
"Aa evet. Arkadaşımın düğünü. Siz de mi oradaydınız görmedim sizi hiç?"
"Değildim. Orada değildim. Ama yeni evli çiftin adını duydum sıkça..."
Neha gülümsemekle yetindi. Sahi bu adam gecenin bu vaktinde ne arıyordu burada? Sana ne Neha diye söylendi kendine kadın.
"Sanırım sizin de bir derdiniz var. Yanılmıyorum değil mi?"
Duyduğu soru şaşırtmıştı Neha'yı. Ama herhangi bir tepki vermedi. Demek adamın da derdi var diye düşündü...
"Sessizliğinizi evet olarak kabul ediyorum. Anlatmak isterseniz dinlerim. Hani şu hiç tanımadığın insana anlat rahatla olayı var ya belki gerçektir. Siz anlatırsanız belki bende içimi dökecek cesareti bulabilirim."
"Öyle mi diyorsunuz?"
"Öyle. Birbirimizi daha nerede göreceğiz?"
"Haklısınız galiba..."
Bir süre sessiz kaldı Neha... Derin bir iç çektikten sonra kendi hikâyesini anlatmaya karar verdi. Belki de haklıydı adam. Zaten her şeyi yarım yamalak bilen onca kişi varken neden onu tam anlamıyla bilen biri de olmasın diye düşündü? İhtiyacı olan şey kendini ifade etmek değil miydi zaten...
"Babamın çok yakın bir arkadaşı var... Kendimi bildim bileli sürekli onlarla görüşürüz. Benden yaklaşık 6-7 yaş büyük oğulları var. Küçükken bize geldiklerinde babası ondan övgüyle gururla bahsederdi her zaman. Başarılarını anlatırdı. Etkilenirdim. Hayran kalırdım. Ağzım açık onları dinler dururdum. Oğlu gerçekten anlattığı gibi zaten. Gurur duymakla yerden göğe kadar haklı adam. Çocukça bir şey geçer diyordum her zaman kendime... Geçmedi. Ben büyüdükçe ona hayranlığım arttı. Ama asla onun beni fark etmesi için çabalamadım. Bir araya geldiğimizde inanılmaz eğleniyorduk. Ama aramızda bir şey yoktu. Olmamıştı. Olmayacaktı da! Nişanlanacağı haberini aldığımda yaşadığım hayal kırıklığını inkar etmiyorum. O bana hiçbir şekilde umut vermemişti evet ama ben onunla vakit geçirdikçe ona daha çok bağlanmıştım. Bunu ona asla belli etmemiştim. Etmeye de niyetim yoktu. Nişanlandı... Bir süre aramıza bir soğukluk girdi. Her şeyden önce arkadaştık biz. Gerçekten arkadaştık. Beni aradığında bıraktığımız yerden devam ettik arkadaşlığımıza. Ben içten içe seviyordum onu. Nişanlısı benden hoşlanmamıştı. Her zaman belli etmişti bunu. Kadın içgüdüleri olsa gerek... Aralarında sorun olmuşum haberim yok. Olsa izin vermezdim buna. Bir sabah uyandığımda ikimizin adının bir anıldığını öğrendim. Benim için nişanlısını terk etmiş gibi saçma sapan şeyler duydum. Herkes duymuştu. Benim yüzümden hiç yoktan itibarı zedelendi. Hiç olmayan, olmayacak bir şey yüzünden insanlar onu suçladılar. Üzerinden 2-3 ay geçti. Ne zaman aynı ortamda bulunsak insanların bakışları bir onda bir bende oluyor. İsminin sürekli benimle anılması ona zarar veriyor. En yakın arkadaşımın düğününü yarıda bırakıp bu halde çıktım sokağa... Daha doğrusu kaçtım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?