Keyifli okumalar.
Kapının pervazına yaslanmış geniş odayı inceliyordum. Salman'la birlikte beğendiğimiz ve onunla birlikte döşediğimiz evin son hazırlıkları da bitmişti. Günlerdir ev eşyaları için ailelerimizle birlikte ikimizde perişan olmuştuk. Ev, geniş ve lüks bir sitede yer alıyordu. İşin aslı HAIDER yapı bir siteydi bu. Ve tabii evde. Salman seçenekler arasına burayı da koymuş gezdiğimiz birkaç yerden ise en çok burayı beğenmiştim. Yatak odasında ben kalacağım için Salman oranın dizaynına müdahale etmemeyi tercih etmişti. Bizimkilerin misafir odası diye bildiği aslında Salman'ın odası olan odanın dizaynına da ben müdahale etmemiştim. Ortak kullanacağımız odalarda ise birlikte karar vermiştik her şeye. Günler hızla ilerliyor ve düğün yaklaşıyordu. Bir yanım deli gibi heyecan içinde olsa da bir yanım her şey olup bitsin diye bekliyordu usulca. Ara ara yaptığım şeyin büyüklüğü beni yine korkutuyordu ama itiraf etmem gerekirse karşımdaki kişinin Salman olması beni bu düşüncelerden uzaklaştırıyordu. Ona bağlanmaya başladığımın farkına varmıştım fakat bunun böyle devam etmemesi için elimden geleni yapacaktım bu süreçte. Tekrar aynı duygularla kendimi mahvetmek gibi bir niyetim yoktu.
Odayı izlemeyi bırakıp telefonumu çıkarıp mailime girdim ve Suraj'a bilmem kaçıncı kez hayatımdaki gelişmeleri kısaca özetleyip düğün tarihine kadar dönmesini rica ettim. Fakat attığım maillere hiçbir şekilde geri dönüş alamıyordum. Sahi kaç ay olmuştu onlar gittiğinden beri? Bu kadar balayına da yuh derlerdi canım. Bu ne bitmez balayıymış.
"Napıyorsun?"
Yanıma gelmiş Salman'a döndüm. Gözü telefon ekranıma kaydı ve tekrar bana baktı sorarcasına.
"Arkadaşıma düğünümü haber veriyorum." diye mırıldandım.
"Mail ile mi?" dedi kaşları çatık bir şekilde. Gülümseyerek kafamı salladıktan sonra açıklamaya başladım.
"Kendisi uzuun bir balayında şu an ve ona ulaşabileceğim tek yol mail. Tabii aklına gelir de kontrol ederse..." dedim sıkıntıyla iç geçirerek.
"Anladım." dedi fakat şüpheliydim. Aklıma gelen şeyle ona döndüm heyecanla.
"Aslında sana bahsetmiştim bu arkadaşımdan."
"Ne zaman?"
"Hani seninle tanı-"
Salman'ın çalan telefonu ile sözüm yarım kaldı. Müsaade isteyerek telefonunu cebinden çıkardı ve ekranda gördüğü isimle gözlerini devirdi.
"Ne oldu?"
İddia ediyordum telefonla konuşmayı bilmiyordu. Onu ne zaman arasam telefona "Evet?" diyerek cevap veriyordu. Efendim? Alo? v.s. ne demek biliyor muydu gerçekten?
"Gerçekten işsizsin Armaan," gelen cevapla gözlerini daha da abartılı bir şekilde devirdi. Bir an gözlerini bir daha göremeyeceğim sandım.
"Eve gelince konuşuruz bunu... Tamam. Tamam dedim hadi."
Telefonu kapattı ve geri cebine koyduktan sonra "Gidelim mi?" diye sordu. Başımla onu onayladıktan sonra çıktık. Salman kapıyı kilitlerken ben asansörü çağırıyordum. Salman da geldiğinde gelen asansöre bindik ve sıfıra bastım.
"Gelinliği seçmemekte ısrarcı mısın?"
"Evet. Bu senin görevin. Geleneklerine uymalısın." dedim gülümseyerek.
"Bu geleneğin 21.yüzyılda devam etmekte olduğundan emin değilim. Ben ne anlarım Neha gelinlik seçmekten?"
"Alma o zaman ne yapayım," dedim sinsi bir şekilde gülerek. Bana ters bir bakış attı ve duran asansörün kapısını ittirdi geçmem için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?