Keyifli okumalar.
"Nasıl yani? En son ne zaman konuştunuz?"
"8-9 gün önce sözleşme için aramıştı. O zaman konuştuk en son." derken elime aldığım mavi elbiseyi inceliyordum. Zara kendi elinde ki elbiseyi yerine asıp ellerini beline koyduktan sonra soru işareti dolu gözleri ile bana baktı.
"Ondan sonra hiç mi konuşmadınız? Nasıl ya? İnsan merak eder arar..."
"O beni arasın ben neden onu arayayım?"
Zara abartılı bir şekilde gözlerini devirip derin bir of çekti. Yarın otel açılışının daveti vardı ve ben Salman'a bunu haber vermemiştim henüz. Alışverişimizi bitirdikten sonra arayacaktım. En son sözleşmeyi sormak için aramış ben de ona düğün günü imzalamamız gerektiğini söylemiştim. Bu imzayı erteleme durumu her ne kadar hoşuna gitmese de sözleşmenin o zamana kadar bende kalmasında bir sorun olmayacağını söylemişti. O günden bu zamana kadar da görüşmeyi bırak telefonda bile konuşmamıştık. Çok umurumda olduğundan değil de hani insan onca gün hiç mi aramaz sormaz? Meera bile aramıştı nasılsın demek için... Meera ile konuşmamızda Salman'ın şehir dışına çıktığını öğrenmiştim hatta. Bilmediğimi belli etmemek için soğuk terler döküp telefonu nasıl kapatacağımı şaşırmıştım.
"Kesin o da böyle düşünüyordur. Nesininiz siz? Ergen mi?"
"Ne alakası var Zara? Arayıp ne diyeceğim?"
"Şu davet işini bu kadar geç haber vermeyebilirdin mesela. Belki adamın işi var?"
"En son şehir dışındaydı. Gelmemiştir bile belki... Her neyse bu onun sorunu. Geç ya da erken haber vereceğim sonuçta değil mi?"
Zara tek kaşını kaldırıp alt dudağını ısırdı. "Bir kızgınlık hissediyorum sanki?" dedi imalı bir şekilde.
"Saçmalama." dedim sinirle dişlerimin arasından.
"Sana haber vermedi diye kızgınsın işte bal gibi."
"Haber vermedi diye değil. Yani... Baksana Meera aradı ve ondan öğrendim. Bilmediğimi anlamasın diye ne hallere girdim. Hoş değil bu."
Zara'nın manidar bakışlarını görmezden gelerek gözüme çarpan kırmızı elbisenin yanına ilerledim. Elbiseyi elime alıp incelemeye başladım. Sırt dekoltesi beni rahatsız etse bile güzel bir elbiseydi.
"Aa çok güzelmiş o. Bir denesene,"
Almayı düşünmüyordum ama denemekte istemiştim. Bedenimi bulup elbiseyi aldığım gibi kabinlerden birine geçtim. Elbise güzeldi güzel olmasına ama giyimi biraz zahmetliydi. Sonunda giyinip kabinden çıktığımda Zara'ya seslendim. Ben aynada kendimi incelerken duyduğum beceriksiz ıslık sesine çevirdim kafamı. Zara ıslık çalmaya çalışırken ne kadar komik olduğunu keşke bilseydi.
"Muh-te-şem!"
"Gerçekten ben de sevdim ama biraz fazla dekoltesi var."
"Ya bunu giy yarın. Harika görünüyorsun Neha. Lütfen... Lütfen!"
"Aklımı çelmesene," diyerek çemkirdim adeta Zara'ya. Zara ise elbette bu lafımı duyduktan sonra daha fazla ısrar etmiş aklımı çoktan çelmişti. O da kendine kayık yaka dar kesim mini boy beyaz bir elbise almıştı. Ödemeyi yaptıktan sonra ayakkabı ve çanta almak için bir arayışa girmiştik şimdi de. Bir süre daha dolanıp sonunda ikimizde istediğimiz ayakkabıyı ve çantayı da almış olduk. Açlıktan ölmeden çok şükür ki yemek katına çıkabilmiştik. Ortak bir kararla pizza yemeye karar verdiğimizde masalara kurulmuştuk çoktan. Birkaç dakika dinlendikten sonra Zara pizzaları almak için kalktığında bende telefonu elime almıştım. Rehberden Salman'ı bulduktan sonra arama tuşuna basmadan önce derin bir nefes alıp boğazımı temizledim. Bir iki çalıştan sonra duyduğum "Evet?" sesi ile birden oturduğum sandalyede dikildim. Telefonları sürekli bu şekilde açıyordu herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?