Bölüm 18

229 32 24
                                    


Keyifli okumalar.


Gecenin devamında herkes dolu dolu diwaliyi kutlamaya devam ederken benim aklım çoktan uçmuş bambaşka diyarlara gitmişti. Salman her zaman ki gibi sanki normal bir şey söylemiş gibi Ali ve Zain ile torpil patlatmaya, Aryan ile maytap yakmaya devam etmişti. Tek yaptığı aklımı karıştırıp beni cevapsız bırakmaktı. Gülüşümün içtenliğine dikkat etmesi ve bunu görmek istemesi normal miydi? Ben mi boşu boşuna heyecanlanıyordum? Salman'ın hal ve hareketlerine bakarsak tam olarak öyle oluyordu.

*

Sabah vücudumun her yerinde hissettiğim ağrı ile uyanmıştım. Gözlerim yanıyor, burnum akıyor ve hapşırıp duruyordum sürekli. Tam da hasta olmalık bir zamandı. Kendimi tebrik ediyorum. Annem ortalarda olmayışımı fark edince soluğu odamda almış beni görmesiyle herkesi ayaklandırması bir olmuştu. Odama girip çıkana iyi olduğumu söylemeye çalışsam da beni dinlemiyorlar, değişik değişik ilaç isimleri söyleyip neyin iyi geleceğinden bahsedip duruyorlardı. En son onlarla mücadele etmeyi bırakmış bir iki saniyede bir akan burnumu silmeye adamıştım kendimi. Tek istediğim yatıp uyumaktı.

Bugünün planı uçak saatimize kadar Kerela'yı gezmekti. Fakat bu plan benim için iptal olmuştu. Bizimkiler başımda planın iptal olduğunu söylüyor Salman'ın ailesi de bu durumda beni yalnız bırakmayacaklarından bahsedip duruyorlardı. Ben kalan son gücümle onlara karşı gelip gitmelerini söylesem de sanki beni duymuyorlardı. Ya da kaba bir tabirle beni sallamıyorlardı.

"Ben kalırım Neha ile," diyen Rani'ye baktım yorgun bir şekilde. Kimsenin kalmasına gerek yoktu. Annem saniyesinde başını hayır dercesine iki yana sallayıp "Aklım kalır," diye itiraz etti. Vallahi bayılacaktım.

"Siz lütfen planı iptal etmeyin. Gerçekten başka bir işim de yok zaten. Sizi haberdar ederim sürekli, endişe etmenize gerek kalmaz."

"Aryan da gitmek istiyordu durmaz şimdi o. En müsait benim o yüzden itiraz yok ben kalıyorum," diyerek bayrağı devralan Meera'ya bakamadım. Çünkü akan burnumu silmekle meşguldüm.

"Kim nerede kalıyor?" diyerek odaya giren Salman'ı burnumu silerken karşıladım. Harika! Gerçekten bundan daha iyisi olamazdı. Benim bulunduğum hasta vaziyetini fark ettiğinde kaşları çatıldı.

"Neha? Ne oldu sana?"

Tır çarptı Salman.

Gözlerimi devirmek istesem de tüm bakışlar bendeyken bunu yapamadım. "Hastalık işte," diye mırıldandım belli belirsiz. Annem ve Sapna Hanım sırayla durumu anlattılar.

"Ben buradayım o zaman," dedi kararlı bir sesle. Daha sonra anne ve babama dönerek "Size eşlik etmeyi çok isterdim efendim ama üzgünüm..." diyerek geziye gidilmesi gerektiğini de bildirmişti. Kapının tıklatılması ile bakışlar oraya çevrildi.

"Neha kızım, müsaitse girebilir miyim?"

Rizwan Bey'in sesini duyunca oturur vaziyette olduğum yatakta daha fazla doğruldum aniden. O ve Aamar beni bu durumda rahatsız etmemek için odaya doluşmamayı tercih etmemişlerdi. Armaan ise çok kısa bir süre uğrayıp geçmiş olsun dedikten sonra rahatsız etmemek için gitmişti.

"Buyurun lütfen," dedim sesimi yükseltmeye çalışırken. Bir iki adımda odaya girmiş Sapna Hanım'ın hemen arkasında durmuştu.

"Geçmiş olsun kızım. Daha iyi misin?"

"Sağ olun efendim daha iyi hissediyorum," dedikten hemen sonra gelen hapşırma yalanımı ortaya çıkarmıştı.

"Salman, Ajay Bey'i ara oğlum,"

Bizim HikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin