Keyifli okumalar ^.^
Haider ailesine çok yakışacaksın, Neha... demiş ve kendini tamamen geri çekip kapımı kapatmıştı. Ben söylediği şeyin güzelliğinde kaybolurken o da kapısını açmış ve koltuğuna yerleşmişti. Konuşacak cesaretim yoktu. Ne diyebilirdim ki sanki? Birlikte bir yola girmiştik ve o yol arkadaşı olarak beni seçmişti. Başından beri ailesine yakışacağım için istemiyor muydu zaten beni? Hakkımda çıkan onca dedikoduya rağmen hem de... Salman gerçekten garip bir adamdı. Beni hiç tanımadan ailesine sokuyordu. Hangi aklı başında bir insan iki kez görüştüğü bir kadına evlenme teklifi ederdi ki?
"Peki, hangi aklı başında insan iki kez görüştüğü adamın evlenme teklifini kabul ederdi ki?"
İçimde ki Neha beni yine kendi silahımla vurmuş, bilmiş bir edayla göz kırpıyordu. Haklıydı... Ama sebeplerim vardı. Onun da sebepleri vardı... Hatta onun bilmediğim başka sebepleri bile vardı. Meraktan çatlasam da hikâyesini henüz anlatmayacağını bakışlarıyla çok güzel ifade etmişti... Yine de kimseye anlatmadığı hikâyesini bana anlatacağına dair söz vermişti. O iri bedenin verdiği güvene sığınıp bu sözü tutacağına inanıyordum. Söz verirken dahi sözünü tutacağını bakışları ve ses tonuyla garantileyen bir adamdı Salman. Bunu hissettiriyordu...
Ben ona bende kimseye anlatmadım derken Zara'yı bilinçli olarak atlamıştım. Belki öyle söylersem anlatır falan diye düşünmüştüm... "Çok anlattı baksana" içimde ki Neha gerçekleri alaycı bir şekilde yüzüme pat pat vurmaktan hiç çekinmiyordu. Onu görmezden gelip yolu izleyen bakışlarımı Salman'a çevirdim. Vitesi ileri atarken alt dudağına nazaran daha ince olan üst dudağı ile alt dudağına bastırdı. Dudakları düz haline geri dönerken bakışlarımı direksiyonda ki eline çevirdim. Bir eli viteste diğer eli direksiyonda bir şekilde arabasına hükmediyordu. Araba yavaşlamaya başladığında bakışlarımı Salman'dan çekip yola çevirdim. Trafik... Bu ülkenin en büyük sorunlarındandı şüphesiz. Yan tarafımda hissettiğim hareketlenme ile Salman'a döndüm. Siyah blazer ceketini çıkarıp arka koltuğa attı. İçine giymiş olduğu düz beyaz V yaka tişört adeta üzerine pardon kaslarına yapışmış etkileyici bir görüntü sergiliyordu. Koyu kot pantolonu ile gerçekten şık duruyordu. Onu takım elbise dışında ilk defa böyle görüyordum. Takım elbise ona yakışıyordu. Ama bu hali de en az takım elbiseli hali gibi yakışmıştı ona. Ekstra olarak daha dinç bir görünüm katmıştı sadece.
Ben geleneksel takılırken o bugün biraz spor şıklığa kaçmıştı. Neden takım elbise giymemişti ki sanki? Öyle daha uyumlu bir görüntü oluştururduk... Salman ağzının içinde trafiğe söylenirken bakışlarımı artık adamdan çekmem gerektiğini fark ettim. Trafik sanki benim incelememi bitirmemi bekliyormuşcasına bakışlarımı Salman'dan çektiğim an açılmaya başladı.
Yol boyu tek bir kelime dahi konuşmamıştık. Hadi ben söylediği şey yüzünden tüm kelimelerimi unutmuş cümle kuramaz hale gelmiştim. Ona ne oluyordu? İnsan iki sohbet konusu açardı... Büyük bir kapının önünde durduğumuzda Salman küçük bir kumanda da bir tuşa basınca kapı otomatik olarak açıldı. Arabayı tekrar hareket ettirdiğinde bir adamın arabaya doğru yaklaştığını fark ettim. Salman arabayı tamamıyla içeri soktuğunda adam Salman'ın kapısının bir iki adım ötesinde durmuş bekliyordu. Salman hiçbir şey söylemeden kapısını açınca bende ona uyup kapıyı açtım.
"Sana git demiştim Balraj."
"Salman Bey, yemekten sonra hanımefendiyi bırakmamı istersiniz belki diye..."
"Oğlum ne iş meraklısı adamsın ya. Boşa beklemişsin ben bırakacağım. Neyse şimdi git evine dinlen."
"Emin misiniz efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?