Keyifli okumalar.
Bilmem kaçıncı yüzüğe bakıyorduk ama Salman diğer baktığımız onlarca yüzüğe eften püften bahaneler bulduğu gibi buna da bahane buluyordu.
"Çiftlerin parmak izlerini üzerinde bulunduran bu yüzük çok tercih edilen modellerimizden. Beğendiyseniz sizin de parmak izlerinizi hemen alalım efendim?"
Salman iki eli cebinde yüzünü ekşiterek yüzüklerin üstündeki izlere bakıyordu.
"Saçma."
Bir insanın düşünceleri suratından ancak bu kadar okunabilirdi. Yüzüklere kusacak gibi baktığına yemin edebilirdim.
"Efendim ama ba-"
"Başka bir model göstersene."
"Elimizde olan tüm modelleri gösterdik." Dedi adam bıkkınlıkla haklı olarak.
Geldiğimizden beri;
"Bu kaba."
"Benimkinde taş falan istemiyorum."
"Bu nasıl bir model takmam ben bunu."
"Bu çok ince."
"Bu fazla basit duruyor."
"Bu çok klasik."
Ve daha onlarca şey söyleyip durdu her gösterilen model için. Bana sormadı mı peki? Sordu elbette. Fakat öyle bir şekilde soruyordu ki beğendim desem arkasına bakmadan benden uzaklaşacak gibi duruyordu. O yüzden ne derse, onu yalnızca kafamla onaylıyordum. Ama sabrımın da bir sınırı vardı.
"Nasıl yani bu kadar mı modeliniz var? Ciddi misiniz?"
"Ay!" dedim yüksek sesle en sonunda kendime engel olamayarak. Salman sorarcasına bana dönünce göğsümde birleştirdiğim kollarımı serbest bıraktım.
"Yıldım Salman. Gerçekten. Yüzük falan istemiyorum ben. Almayalım ya. Sabahtan beri bu ne Allah aşkına?"
"Ne demek almayalım? Geçtin köşeye oradan göz ucuyla bakıp duruyorsun sabahtan beri. Bir ben mi nişanlanıyorum?"
"Bu işi ne diye bize verdiler ya? Hani bu işlere aileler bakıyordu."
"Dedik ya, onlarda böylesini uygun görmüş diye."
Oflayarak gözlerimi devirirken sandalyelerin üstüne koyduğum çantamı elime aldım. Bize şaşkınlıkla bakan adama bakıp Salman'a çevirdim bakışlarımı yine.
"Burada da modeller bittiğine göre çıkalım o zaman hadi."
Salman sıkıntılı bir nefes verdikten sonra kafasını salladı. Kapıdan çıkarken kafasını geri uzattı.
"Batarsınız batar. Doğru düzgün modeller getirin koyun. Ben sizi uya-"
Daha fazla konuşmasına müsaade etmemek adına koluna girdiğim gibi çekiştirmeye başladım. Bu sefer de diline beni dolamış ilgisiz davrandığımı söyleyip duruyordu. Konuşmamasından şikayet ettiğim adam susmuyordu.
"Salman yüzüklere nasıl baktığının farkında mısın? Suratında o ifade olduğu için hiçbir yüzüğe alıcı gözüyle bakamadım kusura bakma."
Çekiştirdiğim kolunu bıraktığımda o da gömleğinin yaka kısmıyla oynadı. Elleri belinin iki yanında yerlerini buldu. Ciddi bir konuşma geliyordu Salman'dan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?