Bölüm 25

198 33 27
                                    

Keyifli okumalar.



"Yedi bölgeye ayrılıyor. Her bölgenin kendine has güzelliği varmış. Her bölgesine gitmeyi istiyordum uzun zamandır." dedi heyecanlı bir sesle. Yoldaydık. Türkiye'ye gitme planına bende sıcak baktığımda Salman ülke hakkında bildiği şeyleri heyecanlı bir şekilde anlatmaya başlamıştı. Onun bu heyecanı ise oraya gitme isteğimi arttırıyordu.

"Sen eminsin değil mi aklında başka bir yer olmadığına?" diye sordu gözlerini yoldan çekip kısa bir süre bana bakarak. O gözlerini tekrar yola çevirirken göremeyeceğini bilsem de kafamı iki yana salladım hayır anlamında.

"Dediğim gibi özellikle gitmek istediğim bir yer yok. Yani var ama bu sadece bir yer değil birden fazla yer olduğundan karar vermek zor. Bu yerler arasında Türkiye'de vardı. O yüzden benim için sorun yok."

Doğru söylüyordum. Birçok yer vardı gitmek istediğim ama dediğim gibi en çok istediğim bir yer yoktu. Çünkü hepsine çok gitmek istiyordum. Türkiye'de kesinlikle bu yerler arasındaydı. Son yıllarda şu an adını hatırlayamasam da bir şehrinde yapılan düğünler moda Hindistan'da. İlgimi çekiyordu benimde. Eh, coğrafik konumu da herkes gibi benimde ilgimi çekiyordu. Ah! Bir de yemeklerinin çok meşhur olduğunu biliyorum. Gittiğimizde kebaplarından tatmalıyım kesinlikle.

"Sende mi gitmek istiyordun?" diye sordu Salman biraz şaşırmış bir sesle.

"Başkentini çok övdüler, merak ediyordum ben de."

"Başkentini mi?" dedi bu sefer tamamen şaşırmış bir ses tonuyla.

"Evet." dedim kendimden emin bir şekilde. Salman merakla "Neyini övdüler mesela?" diye sorduğunda kısa bir an düşündüm.

"Denizini... Boğazını..." diye saymaya devam ederken Salman'ın kahkahası durmama neden oldu. "Ne? Neden gülüyorsun?" dedim hiçbir şey anlamayarak.

"Övdükleri yer başkenti değil. İstanbul... Belki en güzel şehri ama başkenti değil."

"Evet," dedim heyecanla. "Adı İstanbul. Ama bana öyle söylendi." diye mırıldandım dudaklarımı bükerek.

"Başkenti Ankara."

"Sen baya bilgilisin Türkiye hakkında... Nereden geliyor bu ilgi diye sorsam?"

"Çalıştığım bir arkadaşım Türk. Ondan öğrendim ne öğrendiysem." diye açıklama yaptığında arkadaşının cinsiyetinin ne olduğunu merak ediyordum. Neden? Konuyla ne alakası vardı bunun da bunu merak ediyordum?

"Daha önce gitmedin ama dimi?" diye merak ettiğim başka bir soruyu sordum. İlk merak ettiğim şeyi soracak halim yoktu herhalde.

"Gittim birkaç kez. Antalya'ya gittim sıklıkla. İstanbul'a da gitmişliğim var birkaç kez."

"Antalya... Adı tanıdık geliyor. İş için mi gittin?"

"Aynen. Bahsettiğim arkadaşımla ortak bir otelimiz var orada. Çok güzel bir şehirdir orası da. Birçok Hint düğününe de ev sahipliği yapmışlığı vardır. Eh, bu fırsatları kaçıracak değildim."

"Vay!" dedim uzatarak. "Kârlı iş."

Salman yine kısa bir an bana dönüp göz kırptı. Gülümsemeden edemedim. "Bu ticari zekânız nereden geliyor Salman Bey?"

"Babadan!" dedi keyifle gülerek.

Bir araba yolculuğunda ilk defa bu kadar çok konuşmuştuk. Demek ki neymiş? Sen iki kelam edince ben telefonumu elime bile almıyormuşum Salman Bey. Bunu aynen bu şekilde Salman'a söylemeyi çok isterdim ama durduk yere gerginliğin lüzumu yok. Onun yerine söylediğimi düşünüp vereceği tepkileri tahmin etmekle yetindim. Bazen bazı durumlarda -ki bu genelde Armaan ile ilgili şeyler oluyor- o kadar ifadesiz bakıyor ki... O surat ifadesi gözümün önüne gelince kendimi tutamayıp kıkırdadım.

Bizim HikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin