Bölüm 27

168 24 44
                                    


Keyifli okumalar.


"Suraj? Ne zaman döndün sen evlat?"

Babamın sesiyle hepimizin bakışları yavaşça ona kaydı. Aklım Salman'ın verdiği tepkideydi. Neye böylesine şaşırmıştı? Ağzından çıkan küfrü duyduğumda şaşkınlıkla istemsizce ona döndüğümde suratının haline daha çok şaşırmıştım.

Suraj babamı "Çok olmadı Kamaal amca." diye yanıtlarken babamla sarılıyorlardı. Surajdan sonra Leela eğilip babamın ayaklarına dokundu. Onlar babamın sorularına odaklanmışlarken ben Suraj'a nasıl açıklama yapacağımı düşünüyordum. O esnada elime değen bir şeyle bakışlarımı oraya çevirdim. Salman elimden tuttu ve beni peşinden götürmeye başladı. Ne yaptığını soramayacak kadar şaşırmıştım bu hareketine.

"Salman? Ne yapıyorsun? Nereye?"

Sonunda sorabildiğim soruya cevap alamamıştım. Beklenildiği gibi... Hadi ama! Yeterince zor durumdayım zaten daha fazla zorlamasan keşke Salman. Sonunda bulduğu bir aralıkta durdu. Elimi bırakmadan yüzüme baktı soru dolu bakışlarıyla.

"Salman?"

"Az önceki kişiler kimdi? Nereden tanıyorsun onları?"

Çatılan kaşlarımla "Yakın arkadaşım Suraj ve onun karısı Leela. Neden soruyorsun bunu?" diye yanıtladım Salman'ı. Gerçekten neler olduğunu anlayamıyordum. Salman sanki yanlış bir şey söylemişim gibi baktı yüzüme. Derin bir iç çekip alt dudağını ısırdı ve kafasını geriye doğru attı.

"Bir sorun mu var?"

"Hiç bahsetmemiştin." dedi. Sesinde değişik bir tını vardı. Kızgınlık? Sitem? Pişmanlık? Anlayamıyordum.

"Bahsettim aslında. Ulaşamadığım ve sürekli mail gönderdiğim arkadaşım Suraj'dı. Hatta ilk tanıştığımızda düğününden döndüğüm arkadaşımda oydu. Söylemiştim."

Salman hatırlamaya çalışır gibi durdu ve düşünmeye başladı. Birkaç dakika sonra "Unutmuşum." dedi kısık sesle. Unutmuş olmasını mı dert ediyordu?

"Unutabilirsin Salman. Sorun değil." dedim anlayışlı olmasına özen gösterdiğim ses tonumla. Salman'ın yüzünden buruk bir gülümseme geçti. Olduğumuz yerden geçen birkaç kişi tebrik ederek gürültülü bir şekilde yanımızdan geçip gittiler. Gelip giden insanlar ve sesler artmaya başlıyordu fakat Salman öylece bekliyordu.

"Keşke sorun olmasa. Büyük bir sorun bu."

Ona anlamaz gözlerle bakarken o bana çok garip bir ifadeyle bakıyordu. Birdenbire ne olmuştu bu adama Allah aşkına? Salman'dan bir açıklama beklerken annemin Suraj'a seslendiğini duyduğumda ellerimizi ayırdım.

"Bahsettiğin sorun ney tam olarak anlamasam da Suraj'a açıklama yapmam gerekiyor. Onunla hemen konuşmalıyım Salman."

Salman'ın bir şey demesine izin vermeden yanından ayrıldım. Olabildiğince hızlı adımlar atmaya çalışırken bir yandan da gözlerim Suraj'ı arıyordu. Sonunda annemin karşısında onu bulduğumda rahatlamıştım. Beni gördüğünde yüzündeki gülümsemesi soldu. Bu beni daha da kötü hissettirmekten başka bir işe yaramamıştı. Annemden müsaade isteyerek Suraj'ı kolundan tutup ilerlemeye başladım. Karşı çıkmamıştı. Hazırlandığım odaya girdiğimizde etrafta telefonumu aramaya başladım. Suraj kendine bir yer bulup oturmuş sessizce bekliyordu sadece. Dakikalar sonra telefonumu bulduğumda hemen maillerime girip ona gönderdiğim mailleri açtım. Telefonumu eline verdim bakması için. O telefona bakarken ben kendimi açıklamaya çalışıyordum.

Bizim HikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin