Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum yine ^_^ ♥
Bölüm yine uzun oldu 😂 Hızımı alamıyorum galiba 😂
Satır araları sizi bekliyor boynu bükük bırakmayın oraları 😂 ♥
Salman geldiklerinden beri öylece hastane koridorunda dikilirken ona doğru yaklaşan sesleri duydu. Çok tanıdıktı sesler. Kafasını seslerin olduğu yöne çevirdiğinde tanıdık yüzleri de gördü. Babası mıydı en önde gelen? Armaan mıydı? Bakıyordu ama buğulu gözleri görüşünün netliğini bozuyordu.
Ambulanstayken o kadar korkmuştu ki aklına gelen ilk sığınağını aradı hemen telaşla. İlk aramada açılmadı. İkinci aramada ise Sapna Hanım gecenin bir vakti oğlundan aldığı telefona korkarak cevap vermişti.
Gece gece gelen aramalar iyi haber vermezdi hiç. Can yakardı.
Salman annesinin endişeli sesine "Anne, gel nolur." demişti kısılan sesiyle. "Neha iyi değil anne. Nolur gel!" oğlunun yalvaran sesiyle kadın daha da korkmuş ve telaşlanmıştı. Birçok soru sormuş ama aldığı cevap sadece "Nolur gel." Olmuştu.
Danışmadan aldıkları bilginin şokuyla oğullarının yanına gidiyordu Haider ailesi. Bir yanlışlık olmalıydı. Katın koridorunda ayakta dikilen beden oğullarına aitti. "Abim!" dedi Armaan onaylamak için. Sapna Hanım ağrıyan bacaklarını zorlukla çekerken içinden dua ediyordu içinden.
Rizwan Bey büyük oğluna seslendiğinde bir tepki alamamıştı. Yanına vardıklarında adamın koyu renk gömleğinde ki lekeler ve kot pantolonundaki kırmızı lekeler danışmadan aldıkları bilgiyi onaylayacak cinstendi. Salman annesini gördüğünde sanki annesi her şeyi yoluna sokabilirmiş gibi umutla sardı kollarını kadına.
Adamın sessizliğiyle yarışırcasına sessizce aktı göz yaşları da.
Bu omuzda en son annesine bir şey olacak korkusuyla ağlamıştı. Şimdi ise karısında bir şey olacak korkusuyla ağlıyordu. Annesi oğlunu zorla kendinden ayırdığında her bir ağızdan sorular çıkmaya başladı. Haklı olarak neler olduğunu merak ediyorlardı. Salman gelen sorulara ne cevap vereceğini bilmiyordu. Sorular şiddetlendikçe kendini hemen arkasında bulunan oturaklara bıraktı. Derin derin nefes almaya çalışıyordu göz yaşları istemsizce akarken. Hala hiçbir şekilde sesi çıkmayan oğlunun koluna asıldı Rizwan Bey. Tuttuğu gibi adamı kaldırdı oturduğu yerden. Salman'ı peşinde sürükleyerek hastanenin dışına çıkardı. İyi değildi belli ki oğlu. Kendine gelmesi lazımdı.
Armaan, annesine orada kalmasını söyleyerek peşlerinden gitti babası ve abisinin. Dışarı çıktığında karşılıklı durduklarını gördü. Yanlarına vardıklarında "Salman? Anlatacak mısın neler olduğunu?" dediğini duydu babasının. Salman'ın bakışları yerdeydi. Söyleneni duymamış gibi bir hali vardı. Rizwan Bey sesini yükselterek sordu bu sefer.
"İntihar mı etti Neha?"
Salman elektrik verilmiş gibi aniden kafasını kaldırıp iki yana salladı hızla. Buna inanmıyordu. Buna nasıl inanabilirdi?
İnanırsa kendini mahvederdi.
"İntihar değil. İntihar değildir. Etmemiştir." diye sayıkladı birkaç kez. Daha çok kendini inandırmak istiyor gibiydi
"O zaman ne? Ne oldu da bu halde karın?"
Adam tekrar soruyu yanıtsız bıraktığında Rizwan Bey oğlunu sarsarak "İntihar etmediyse ne? Ne?" diye bağırdığında Salman da "Bilmiyorum! Bilmiyorum!" diye bağırmaya başladı. Delirmiş gibiydi. Armaan abisinin bu halinden korkarken Rizwan Bey duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?