Tatlı bir telaş hakimdi eve. Nereye dönsem birilerinin yüzünü görüyordum. Bizim ev bu kadar kalabalığı nadiren görürdü. Bu kalabalık hoşuma gidiyordu. Çocuk sesleri, gülüşmeler, kıkırdamalar... Herkes bir şeyler anlatıyor ama kısmen kimse birbirini duymuyordu. Geldikleri ilk anda ki sessizlik çoktan uçup gitmişti. Halamla Salman'ın tanışma anında evde esen soğuk rüzgarlar o kadar belliydi ki... Bir an için bu gerginliğin hiç bitmeyeceğini sandım. Çok şükür sadece o ilk ana mahsus olan gerginlik çabuk kalkmıştı ortadan. Ve halam Sapna Hanım ile çok iyi anlaşmıştı. Halam genelde ilk tanıştığı insanlarla hemen anlaşamaz, belirli bir süre sonra -kendince gerekli incelemeleri yaptıktan sonra- bir samimiyet kurardı.
Arada çaktırmadan Salman'a kayıyordu gözüm. Oturduğu koltukta dimdik bir şekilde oturuyordu. Heyecanlı mıydı? Çaktırmadan bir kez daha baktığımda Armaan, Salman'ın alnını siliyordu, gülmemek için kendini zor tutarak. Heyecandan terlemişti. Bu benim salakça sırıtmama neden oldu. Daha fazla Armaan'ı eğlendirmemek için müsaade isteyerek kalktı. Ali'ye eğilip bir şeyler söyledikten sonra Ali de kalktı. Sanırım lavabonun yerini sormuştu. Onlar peş peşe giderken ben onları izliyordum. Hemen yanımda konuşan kadınların sohbetine dahil olmak istesem de duyduğumu algılayamıyordum. Az sonra yüzükler takılacaktı. Ve ben heyecandan gerçekten ölebilirdim. Ben de müsaade isteyerek ayaklandım ve kendimi mutfağa attım. Radha abla, ikramlarla uğraşırken beni görünce durdu. İlk gördüğü an gibi inceledi baştan ayağa sonra yine o küçük kısık gözlerinin dolmasına izin verdi.
"Radha ablacım ağlamaz mısın lütfen?" diyerek yanına vardım bir iki adımda ve ona sarıldım.
"Elimde değil güzel kızım. Seni böyle görünce..." cümlesine devam edememişti. Beni de ağlatacaktı gerçekten. Biraz öylece durduktan sonra kollarımın arasından ayrıldı. Gözyaşlarını sildi hızlıca.
"Ben işimi yapayım, sen de iki dakika bahçeye çık hava al. Yanıyorsun."
Haklıydı. Yanıyordum. Kafamı sallayarak ona onay verirken zilin çaldığını duydum. Kimin gelebileceğini düşünürken Radha abla çoktan kapıya koşmuştu. Gelenin kim olduğunu bahçeden görebilirim diye düşünerek mutfağın bahçeye açılan kapısından dışarı çıktım. Hava esiyor olsa da şu an için çokta önemli değildi. Merakıma yenik düşerek hızlı adımlarla dış kapıya doğru ilerledim. Arkası dönük bir adam görüyordum fakat kim olduğunu elbette çıkaramamıştım. Radha ablanın şaşkın sesini duydum kesik kesik. Daha sonra aniden Radha ablanın yanında beliren Salman, bu sefer benim şaşırmama neden olmuştu. Gelenin kim olduğunu öğrenmek için kapıya doğru yürüdüm. O sırada Radha abla gözden kaybolmuştu.
"Buraya geliş sebebin nedir?"
Salman'ın sorusuyla duraksadım. Sesleri duyacak kadar yakınlaşmıştım ama henüz fark edilmemiştim anlaşılan. Hemen yan tarafımda kalan çokta büyük olmayan ağacın-ağaç demek için gerçekten çok küçük- arkasına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?