Salman'a ayılıp bayıldığım bir bölüm getirdim. ♥
Az çok demeyelim satır aralarını boş geçmeyelim 😂
Keyifli Okumalar 🌸
"En fazla yarım saat içeride durabilirsiniz. Kalabalık olması anne içinde bebekler içinde iyi değil. Anlayışınız için teşekkür ederiz."
Bu uyarıyı Haider ailesi de Malik ailesi de çok can sıkıcı bulsalar da hemşirenin haklı olduğu gerçeğini değiştiremezlerdi. Neha'nın odasının kapısı açıldığında tek tek içeri girmeye başladılar. Oda geniş ve ferahtı lakin iki aile birleşince kalabalık olmuştu elbette. Ellerinde bulunan süslü çiçekleri bir kenara bırakıp ilgi odakları olan bebeklerin başına üşüştüler.
Neha'nın baygın bakışları hepsine tek tek bakmaya çalışsa da fazla dayanamadı ve pes etti. Az sonra annesi dibinde bitmişti.
"Yavrum." diyerek saçlarını öpüp kokladı.
"Nasılsın? İyi misin? Ağrın, sızın ne bileyim sancın var mı?"
Neha yorgun bir sesle "Yok anne." dedi ağrısı olmasına rağmen. Madhu Hanım kızının başında ileri geri adımladı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Çok bitkin duruyordu Neha haklı olarak. İnsanlar bir taneyi zor doğururken kadın iki tane birden doğurmuştu peş peşe.
Sonunda diğerleri de bebeklerden ilgilerini çekebildiklerinde Neha'nın başına üşüştüler. O sırada odanın kapısı tekrar açıldı ve Salman girdi. Halletmesi gereken birkaç şeyi halletmiş ve gelmişti. Gözleri bir bebeklere bir de Neha'ya gidip gidip geliyordu.
Hiç olmadığı kadar sessiz ve sakindi Salman. Yanakları da bildiğin al aldı. Heyecanını yansıtamıyordu bu kadar insanın içinde ama vücudu ona inat belli ediyordu duygularını. Kim ne istese hemen öne atılıp o halletmeye çalışıyordu her şeyi. Yerinde duramadığındandı bu halleri.
"Ee?" dedi Rizwan Bey gülümsemesi yüzünde göz ucuyla gelinine ve oğluna bakarken. "Artık isimlerini biz de duyalım mı?"
Salman elinde olmadan gülümsedi. Bakışları Neha'ya kaydığında onun yorgun hali yüzündeki gülümsemeyi sildi. Kendi bulduğu isimler ve Neha'nın bulduğu isimleri oylamaya sunmayı düşünüyordu oysa. Neha bu haldeyken bunu teklif dahi edemezdi.
Canı sıkıldı. Çok mu canı yanmıştı karısının? Yanmıştı elbet. Doğumdu bu başka bir şey değil. Acı eşiğinin kat kat fazlasını çekiyordun.
"Bir kendimize gelelim de baba. Kararı henüz vermedik." diye usulca açıkladı Salman.
"Aman ne kararı vereceksiniz. Birine babamın adını birine de Kamaal Bey'in adını verin gitsin işte. İki tarafında gönlü olur."
Armaan yine pek fazla düşünmeden konuştuğunda Rani'den bir çimdik yedi. Bu teklif iki babanın da hoşuna gitmişti aslında. Rizwan Bey ve Kamaal Bey göz göze geldiklerinde bıyık altından güldü ikisi de.
Olsa fena olmazdı.
Salman olaya anında müdahale etti.
"Çocuklarımıza onların yanında onların adıyla nasıl seslenelim? Rizwan gel oğlum, Kamaal git oğlum. Bak suratlarınız nasıl değişti anında." derken babasını ve Kamaal Bey'i işaret ediyordu.
"Haklısın harbiden. Bir an dedim bu manyak ne diyor Rizwan, Kamaal falan." diyerek kendi teklifini kendi de reddetmiş bulundu Armaan.
"Şu an algılarım çok açık değil ama bana manyak dediğini duymadım sanma. Sonra ödeteceğim bunu sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâye
RomanceYıllardır bildiklerini sandıkları duygularda aslında onlardan cahili yoktu. Bir anlaşmayla girdikleri yolu düşe kalka da olsa bitirebilecekler miydi? Peki ya cahil oldukları duyguyu öğrenebilecekler miydi?