Bölüm 19

240 31 35
                                    


Keyifli okumalar.


Bilgisayarı kapattıktan sonra yatağımda oturur vaziyete geçtim. Suraj Diwali için mail atmıştı. Venedik'te olduklarını öğrendim. Balayı bahanesiyle uzun zamandır hayalini kurduğu şeyi gerçekleştiriyordu. Görmek istediği yerleri sevdiği insanın elini tutarak geziyordu. Burayla iletişime geçmemek içinse özellikle çaba sarf ediyordu. Maili bulduğu bir internet kafeden attığını özellikle belirtmişti. Gitmeden önce onun bu iletişime geçmeme düşüncesine karşı çıktığımda omuz silkip "Kafam rahat olsun istiyorum. Babam iki gün sonra başlar dönün artık diye. Fırsatım varken değerlendireceğim işte. Korkma çok özletmem kendimi." Demişti sırıtarak. Suraj... Bir şeye heves ettiği zaman onu illa yapardı. Ama öyle ama böyle. Tanıdığım en pozitif insan. Kendimi onunla kıyaslayınca sıkıcı depresif bir insan profili oluşturuyorum. Aslına bakarsanız kimi onunla kıyaslasanız o profil oluşur. Yaşamayı bu kadar seven ve hayatın tadını bu kadar iyi çıkarabilen başka biri daha görmedim. Leela gerçekten çok şanslı.

Aniden çalan telefonumla düşüncelerimden hızla uzaklaşıp telefonumu aramaya başladım. Ekranda Salman'ın adını görünce duraksadım. O günden sonra ne o bir şey söylemişti ne ben. Aynı şeyleri düşünüyorduk biliyordum. Ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. Tekrarlayan telefon sesiyle daha fazla beklemeyip yanıtladım.

"Efendim?"

"Uyandırmadım değil mi?" sesi fazlasıyla durgundu.

"Uyumuyordum,"

Sık sık nefes alıp verdiğini duyuyordum. O bir şey söylemeyince ben bir şey söylemeye yeltendiğimde sesini duydum.

"Dışarı çıksana."

"Dışarı mı?" derken oturduğum yerde doğruldum iyice.

"Gel hadi. Bekliyorum."

Şaşkınlıkla yataktan kalkarken telefon hala kulağımdaydı. "Geliyorum." Deyip kulağımdan uzaklaştırdığım esnada Salman'ın sesini tekrar duydum.

"Bir şey al üstüne. Bu sefer kaptırmam sana ceketimi." Dedi. Sesinde her zaman ki alaycı tonu aradım ama yoktu. Fazla durgun ve yorgundu. Bir şey demeden kapadım telefonu. Birkaç gün önce benimle konuşurken iki cümlesinden birinden alay akan adamın sesini böyle duymak huzursuz etmişti beni. Dolabımdan kalın bir hırka alıp giydikten sonra odamdan çıktım. Merdivenleri sessizce inip kapıya ulaştım. Anahtarı bulup aldıktan sonra ses çıkarmadan kapıyı açıp dışarı çıktım. Etrafa bakınırken ışık yetersizliğinden görüş açım da yetersizdi. Keşke telefonumu da alsaydım yanıma. Bir iki adım atıp ileriye bakmaya çalışıyordum ama kimseyi görmüyordum.

"Buradayım."

Duyduğum sesle korkuyla yerimde sıçradım. Korkudan hızlanan kalbimin üstüne elimi götürüp Salman'a döndüm. Evin duvarına yaslanmış bana bakıyordu.

"Beni gördüğün için heyecanlandın mı yoksa?"

Aradığım ses tonu hala yoktu. Yüzünde ki alaycı gülüş biraz olsun rahatlatmıştı.

"Korkuttuğunun farkındasın değil mi? Özür dilemen falan gerekmiyor mu?"

"Özür dilemem gereken insanlar çoğalıyor şu sıralar..."

Kafasını duvara hafifçe vurup gözlerini kapatarak derin bir nefes verdi. Birkaç dakika öylece kaldı bende onun yorgun yüzünü izledim. Gözlerini sonunda açtığında etrafa bakındı. Ellerini deri ceketinin cebine koyduktan sonra bana doğru bir iki adım attı.

Bizim HikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin