Bölüm 41

219 19 291
                                    

Siz yapacak yorum ben atacak bölüm. Okey? 😜😂

Keyifli Okumalar.🌼

Salona girdiğimizde herkesi bir arada görmeyi beklemiyordum. Benim ailemin ne işi vardı burada? Göz ucuyla Salman'a baktığımda o da kaşlarını çatmış kalabalığı sorguluyordu muhtemelen. Salman bedenini ileri doğru taşırken benim bedenimi de beraberinde götürüyordu.

"Bu ne kalabalık? Bir şey olmadı değil mi?" diye sordu. Yani evet ben de şaşkındım ama bu ne kalabalık diye sormak nasıl bir üslup sevgili kocacığım?

"Bu ne kabalık?" diye soran Armaan haklıydı. Salman kardeşine karşılık gözlerini devirdi sadece.

"Haberimiz yok diye öyle söyledim."

Kendini açıklarken oturan Armaan'ın ensesini kavradı. Uyarı için elini sıksam da elini kardeşinin ensesinden çekmedi. Armaan ise sinirli bir şekilde başını iki yana sallayıp kendini geri çekerek ensesini kurtardı.

Normalde sesi çıkmazdı pek ama demek ki artık o da tahammül edemiyordu abisine. Bizimkilere baktığımda bize garip bir ifadeyle bakıyorlardı. Salman'ın elini bırakıp herkesle kucaklaşmaya başladığımda da garip bir soğukluk sezdim. Salman da aynı şekilde kucaklaşırken kendi kendime kuruntu yaptığımı düşündüm.

"Dünürlerimizle bir araya gelmemiz için bir şey mi olması gerekiyor?"

Rizwan Bey'e baktığımda tek kaşını kaldırmış bir bana bir Salman'a bakıyordu. Açıkçası onun bu kısık bakışlarının odağında olmak beni geriyordu. Salman gülümseyerek "Hayır baba öyle demek istemediğimi söyledim. Habersiz olunca şaşırdık sadece." dediğinde babamın bir şeyler mırıldandığını duydum fakat ne mırıldandığını anlayamadım.

Bir gariplik vardı kesinlikle. Salman bana bakıp kaş göz işareti yaptığında onunda benim gibi şüphelendiğini anladım. Dudaklarımı bilmiyorum dercesine büktüm karşılık olarak.

"Salman oğlum bugün bir şey öğrendim. Ama pek emin olamadım. Kamaal Bey'e gösterdim o da bir şey diyemedi. Bir de sen bak bakayım sen ne diyeceksin bu işe."

"Ne işi baba?"

"Dur bekle." dedi işaret parmağını yukarı kaldırarak. O sırada babam da "Neha da baksın. Belki onunda diyecek bir şeyi olur." dediğinde kalkan kaşlarımı babama çevirdim. Gülümsüyordu.

Bakışlarım annemlerin olduğu tarafa kaydığında annemin de Sapna Hanımında oturdukları yerde ellerini önlerinde bağlamış merakla bizi izlediklerini gördüm. Bir çekirdekleri eksikti.

"Payal! Kızım getir şu kağıdı bakayım."

Rizwan Beyin sesine karşılık onaylama sesi geldikten belki iki dakika sonra genç kız göründü geniş salonun girişinde. Rizwan Bey ayağa kalkıp ona yaklaşan kızdan kağıdı aldı ve Salmanla bana doğru uzattı. Kağıdın en başında yazan başlık ve sonunda gördüğüm adım ve imzam ile korkuyla ayağa kalktım.

Bizim sözleşme kağıdımızın ne işi vardı burada?!

Bakışlarımı hala oturan ve kağıda bakan Salman'a çevirdiğimde o da bakışlarını bana dikti o an. Yutkundu.

"Ee oğlum ne diyeceksin bu işe?"

"Senin diyecek bir şeyin var mı kızım?"

Rizwan Bey ve babam sırayla konuştuğunda biz hala Salmanla birbirimize bakıyorduk. İkimizin de gözlerinde görülen tek duygunun korku olduğuna emindim.

*

Biz kendimizi açıklamaya çalıştık. Çok çabaladık. Ama ailelerimiz bizi resmen dinlemedi. Hepsi bir ağızdan ne kadar hayal kırıklığına uğradıklarını söyleyip durdular. Annem ve babam bana demediğini bırakmadı. Sapna Hanım ve Rizwan Bey de Salman'a demediğini bırakmadı. Hatta Armaan bile bize çok kızdı.

Bizim HikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin