21

12.4K 794 65
                                    


Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar ^^





Ona aşık olmadım, sizi temin ederim. Fakat lakayt da kalmadım. Daha doğrusu beni biraz işgal etti. İşte o kadar.




Grace şu anda neden çalışma odasına çağırıldığı hakkında en ufak bir fikri olmamasına rağmen, kalenin taş merdivenlerinden iniyordu. Son basamağı da indiğinde kalp atışlarının giderek hızlanmaya başladığını fark etti. Her zamanki gibi yine oldukça gerilmişti. Zaten aklı başında olan hiçbir insan Dylan'ın karşısında gerilmeden bir saniyeden fazla duramazdı.

"Sakin ol Grace." diye fısıldadı kendi kendine cesaret vermek için çabalayarak. Aynı anda derin bir nefes alıp vermişti. Fakat kalp çarpıntıları yavaşlamak şöyle dursun, daha da fazla atağa geçmiş gibiydi. "Sakin ol ve ne söylerse söylesin seni delirtmesine izin verme. Sen son derece kibar bir leydisin. Tatlı ve kibar.. Bunu sakın unutma."

Grace kendi kendiyle konuşmayı bitirdiğinde Dylan'ın çalışma odasının devasa kapısının önünde dikiliyordu. Gerginlikten boğazı kurumuş ve nefesi teklemişti. Fakat pes etmeye de niyeti yoktu. Kararlı bir ifadeyle omuzlarını dikleştirdi ve kapıyı tıklattı.

"Gel!"

Dylan'ın gürleyen sert sesi anında ona kadar ulaştı ve Grace'nin saniyeler içinde ürpermesine neden oldu. Hemen arkasından hafifçe yutkunarak Dylan'ı ürkek bir ses tonuyla cevapladı.

"Benim."

Bu hareketten sonra her zamanki gibi beklemesi gerekiyordu. Çünkü Grace bu kaledeki kapıları maalesef açamıyordu. Kaledeki kapılar neredeyse genç kızın on katı kadardı ve oldukça da ağırlardı. Grace onların normal bir insan için olduğunu düşünmüyordu. Kapı ardına kadar açılıp karşısındaki adamla gözleri buluştuğunda ise bu düşüncesini doğruladı.

Kapılar normal bir insan için değildi, Dylan Denford içindi.

Genç kız küçük adımlarını ürkekçe içeri doğru yönlendirirken, Dylan çoktan uzun adımlarıyla onu geçmiş ve tam karşısındaki sandalyeye kurulmuştu. Grace odanın tam ortasında durup elindeki ekose kumaşı gerginliğini atmak ister gibi sıktı.

"Otur!"

Grace umutsuzca bu adamın belki bir gün kendisine insan gibi davranacağını düşündü. Ama bunun için büyük bir zaman dilimi geçmesi gerekiyordu sanırım.

"Otursana!"

Adamın huysuz ses tonuyla birlikte yeniden kükremesi Grace'yi yerinden sıçrattı ve ilk gördüğü sandalyeye oturmasına neden oldu. Tanrı biliyor ya Grace'nin az önceki küçücük umudu tamamen yok olmuştu. Bu adamın onu insan yerine koyması için muhtemelen bir asır geçmesi gerekiyordu. Eh o zamana kadar da Grace zaten çoktan ölürdü. Hiç şüphesiz Dylan da onu gömmekten büyük bir zevk duyacaktı.

Evet, Grace bir asır bile geçse Dylan'ın yaşayacağını düşünüyordu. Bu adam o kadar katı ve sertti ki, Grace onun Azrail'i bile yumruklayıp yaşamaya devam edeceğine neredeyse emindi.

"Beni çağırmışsınız."

Bunu tamamen konuşmuş olmak için söylemişti. Zira şu anda akıl sağlığını kaybetmemek için bir hayli çabalıyordu. Elindeki ekose kumaşı yan tarafına bıraktı ve Dylan'ın sesiyle birlikte irkildi.

"Biliyorum!"

Tabi ki de biliyordu. Grace gözlerini devirmemek için kendisini zor tuttu. Bu adam adeta onun bütün sinir sistemini uyaran bir canlı bomba gibiydi.

GECENİN BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin