Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Grace gözlerini araladı ve karanlığa alışmaları için bir süre sessizce bekledi. Gözleri tavana dikilmiş bir halde derin bir nefes alıp verdi fakat bu göğsündeki yaranın şiddetle sancımasına neden olmuştu. Yüzünü acıyla buruştururken bir yandan da sıkıntıyla hafifçe kımıldandı.
"Ahh.." dedi sessizce mırıldanarak. "Evden kaçtığım için mi bu şekilde cezalandırılıyorum?"
Gecenin karanlığında sadece genç kızın fısıltısı duyulmuştu.
Grace sözlerinin ardından yerinde biraz daha kımıldandı. Genç kız rahat bir pozisyon almaya çalışıyor fakat göğsünü kaplayan acı buna pek de izin verecekmişe benzemiyordu. Yine de çaresizce denedi.
"Ama bunun için oldukça haklı nedenlerim vardı." diye devam etti kendi kendisine konuşmayı sürdürerek. "Tanrım, beni bu yüzden cezalandırmıyorsun değil mi?"
Göğsündeki ağrı bir an bile geçmediğinde çaresizce bir kez daha nefes alıp vermişti. Sanırım bu yüzden cezalandırılıyordu. Evinden kaçarak oldukça büyük bir günah işlemişti. Ya da..
"Ahh, tabi ya.. Acaba onun için değil de, Dylan'ı sinirlendirdiğim için mi cezalandırıldım?" diye mırıldandı kendisiyle olan konuşmasına devam ederken. Bir an için sessizce düşüncelere daldı. Fakat çok geçmeden yeniden konuşmaya başlamıştı. "Fakat bunun için de haklı sebeplerim var. Dylan oldukça kalın kafalı ve beni deli ediyor. Benim gibi tatlı bir leydiyi.. Ahh.. Düşüncesi bile korkunç. Beni buna o zorluyor. Bu yüzden cezalandırılmamalıyım."
Grace çaresizce yerinde bir kez daha kımıldandı fakat diğer tarafına dönmeyi henüz başaramamıştı. Ağrısı çoğalıyor gibiydi.
"Sen o susmak bilmeyen küçük ağzın yüzünden cezalandırılıyorsun."
Grace gelen cevapla birlikte sıkıntılı bir iç çekti.
"Tanrım, ben gerçekten oldukça tatlı bir leydiyim. Eğer ben cezalandırılıyorsam Dylan da en az benim kadar suçlu değil mi? Sonuçta beni sinirlendirip, hiç istemediğim şeyler yapmama neden olan o. Üstelik de son derece kaba. Bu nedenle onun da cezalandırılması gerekmez mi? Haksızlık bu."
"Tanrı'nın isteği bu yönde."
"Tanrım.. Hepsi Dylan'ın suçu yemin ederim. Hem normalde bu kadar çok konuşmuyorum bile."
"Yani Dylan'ı mı cezalandırmalıyım?"
"Kesinlikle." diye onayladı Grace kafasını hararetli bir biçimde sallayarak. Fakat hemen sonrasında endişelenmiş gibiydi. "Ah hayır. Yine de onun cezalandırılmasını istemiyorum."
"Neden?"
Çünkü onu seviyordu ve onun başına kötü bir şey gelmesi Grace'nin canını şimdikinden bile fazla yakardı. Fakat genç kız bu itirafı yapmak istemedi. Tanrı nasılsa onun içindeki hislerini o söylemese bile görebilirdi.
"Çünkü bunu anlayamayacak kadar kalın kafalı. Muhtemelen cezasını fark etmeyecektir bile."
"Kalın kafalı olduğunu daha önce de söylemiştin."
"Ah evet.. Özür dilerim. Sanırım aldığım ilaçlar, söylediklerimi unutmama yol açıyor ve bu yüzden de sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorum."
"Belki de buna fazlasıyla konuşman yol açıyordur."
"Sanmıyorum. Normalde ne söylediğimi asla unutmam."