Ve aşk bir saç teli kadar inceydi. Üstünde yürüyebilmek için cambaz olmak değil, yürekli olmak gerekiyordu.
Grace'in önünde iki seçenek vardı.
Birincisini seçerse, Dylan herkesin gözünde suçlu bir adam olacaktı. İkinci seçeneği seçerse de Grace abisi tarafından öldürüleceğinden neredeyse emindi. Genç kız kararını hiç düşünmeden vermişti. Omuzlarını dikleştirdi ve Kral Edward'ın sorusunu yanıtlamak için nazikçe boğazını temizledi.
"Evimden kaçtım çünkü orada daha fazla kalamazdım." diyebildi cılız bir ses tonuyla. Bunun üzerine Kral Edward'ın bakışları oldukça şüpheli bir şekilde genç kızın üzerinde gezinmişti. Grace tüm gözlerin üzerinde olduğunu biliyor, fakat Kral Edward hariç hiç kimseyle göz teması kurmuyordu.
"Neden peki?"
"Çünkü.." dedi gözlerini güç almak istercesine sımsıkı yumarken. Bunu söylemek genç kız için bir hayli güçtü. Konuştuğunda bu odadaki herkesin ona acıyan gözlerle bakacağından adı gibi emindi. Derin bir nefes aldı ve sıkıca yumduğu gözlerini açtı. "Çünkü abimin işkencelerine daha fazla dayanamayacaktım."
Grace sustu ve Kral Edward'ın gözleri şaşkınlıkla kocaman kocaman açıldı. Aynı ifade az ötedeki James'in yüzünde de mevcuttu. Genç adam kız kardeşinin kendisini ele vereceğini ölse dahi düşünemezdi.
James'e göre Grace onu kandıran ve kullanan kocasının aleyhinde konuşmalıydı. James boş yere Dylan'ın onu sevmediğini, intikam için kullandığını herkesin içinde dile getirmemişti. Kız kardeşi bu gerçeği öğrenir öğrenmez kocasına olan nefretiyle onu ele vermeliydi. Fakat işler hiç de James'in sandığı gibi gitmedi. Aptal kız kardeşi hala o adamı koruyordu. Üstelik kendi canı pahasına..
"İşkence derken neyi kastettiğini sorabilir miyim?" diye sordu Kral Edward düşünceli bir ifadeyle genç kızı süzerek. "Senden biraz daha açık olmanı rica ediyorum."
"Abim.." dedi Grace sıkıntılı bir iç çekerek. "Beni dövüyordu. Eğer ona karşı gelirsem beni karanlık, izbe bir yere kapatıyor ve günlerce aç susuz bırakıyordu."
Gelen cesaretle birlikte genç kız cümleleri hızlı bir biçimde arka arkaya sıralamıştı. Olanları anlatmak onun için her ne kadar acı verici ve zor olsa da Dylan'ın kendisi yüzünden suçlanmasını asla istemiyordu.
O, Grace'yi intikam için kullanmış olsa dahi Grace ona bu kötülüğü yapmazdı. Çünkü ne olursa olsun Dylan'ı hala seviyordu. Genç adam onu sevmese bile..
Kral Edward duyduklarıyla birlikte büyük bir şaşkınlıkla kalakalırken, odada bulunan hiç kimseden çıt çıkmadı. Henry Watson ve James bariz bir biçimde gerilirken, Dylan içinden sabır diliyordu. Grace ise şu anda o kadar fazla utanıyordu ki, bir an önce bu konuşmanın sonlanmasından başka bir şey istemiyordu.
"Bunu sana ne için yaptı?"
"Ona karşı geldiğim için.."
"Majesteleri müs-"
"Sessizce bekle James. Şu anda sadece Leydi Grace'yle konuşmak istiyorum." dedi Kral Edward elini havaya kaldırıp, araya girmeye çalışan adamı susturarak. Bunun üzerine James çaresizce susmak zorunda kalmıştı. Kral Edward hemen sonrasında yeniden genç kıza doğru döndü. "Lütfen anlatmaya devam et Grace."
"Ona karşı geldiğim her zaman bunu yapardı. Çocukluğumdan beri buna alışmaya çalıştım fakat artık dayanamıyorum." dedi genç kız gözyaşları yanaklarını ıslatmaya başlarken. "Ben.. Ben kötü bir leydi değilim."